omerika
Yeni Kahvesever
- Katılım
- 21 Ocak 2019
Merhaba Arkadaşlar.
Yakın zamanda başlayan, bir türlü engel olamadığım ve aslında engel olmakta istemediğim kahve tutkum vesilesi ile sürdürdüğüm kahve, iyi kahve, iyi demleme, iyi çekirdek gibi kelimeler ile bezenmiş google aramalarım sonucu tesadüfen keşfettiğim iş bu oluşumdan ziyadesiyle keyif aldığımı ve istifade ettiğimi belirtmek isterim. Açıkçası sizlere verebileceklerim aldıklarımdan çok daha az olacaktır.
Emeği geçenlere bir dal teşekkürde benden olsun, kabul ediniz lütfen.
Bu bağlamda tanışma alanında yazılanlardan da esinlenerek kendimi ve kahve ile olan münasebetimin ölçüsünü belirtecek bir kaç cümle yazmak isterim.
Esasında her ne kadar tutkusal boyuttaki ilişkimiz yeni başlamış olsa da tanışıklığımız epey eskiye dayanır. Gerçi bahsettiğim bu eski tanışıklığın kökeni pek çoğunuz gibi Türk Kahvesi ve devamında ki granül kahve serüveni... Bu tüketim dönemi her ne kadar kalite odaklı olmasa da kahve alışkanlığımın temelini atması açısından mühimdi. Durun bir dakika! Elbette ki Türk Kahvesine kalitesiz demek istemedim! Sadece tüketirken alınan keyfin temelinde; çekirdeğin sıvı hale gelene kadarki serüveninin ne olduğuna, neyi nasıl yaptıklarına önem vermek yatmıyordu.
Daha sonraki yıllarda 3'ü 1 arada ile hazırlanan üniversite sınavından, starbucks moka ile çalışılmaya başlanan vize ve final dönemleri başladı. Bu geçiş evresi, kişisel kahve maceramın önemli bir eşiğidir aynı zamanda .
Akabinde okul bitti, işe girildi, cebimiz para gördü falan derken kahve olayı benim için starbucks'a sıkışıp kalmaktan ibaret olmaya başladı. İşte çok affedersiniz manitacılık olayları, ortamlara akma öncesi zemin gıdıklama, aman cool görünelim de alem bizi böyle bilsin havası derken bildiğiniz starbucks bebesi olup çıktım. Allah'tan çok geçmeden bu durumundan da sıyrılma gerekliliği hasıl oldu içimde.
Derken önce çayda sonra kahvede şekeri bıraktığım döneme geldim. İşte bu dönem son düzlüğe geçiş evresi oldu benim için. Zira kahvede şekeri bırakınca içine süt atma isteğimde azaldı ve sade kahve denemelerim başladı. Üstelik sanılanın aksine bu sürece alışmam epey kısa sürdü. Sade nescafe (evet hala içiyordum), sade filtre kahve, sade Türk kahvesi, sade Americano derken bir baktım double shot espresso sipariş etmeye başlamışım... Bu evreye geçtikten sonra gerisi çorap söküğü gibi geldi. Önce bir french press aldım. Ardından bir adet Mokapot. Şimdilerde ise Delonghi marka bir espresso makinem var (685.R). Taze çekilmiş kahve konusunda işimi kısmen gören bir adette Melitta Molino öğütücü de bu ekibe eşlik ediyor.
Çok affedersiniz. Epey zamandır bir forumda herhangi bir şey yazmamıştım. Özgür karakter sayısı beni fazla cezbetti sanırım kusuruma bakmayın. Tekrardan herkeslere merhaba.
Selamlarımla.
Yakın zamanda başlayan, bir türlü engel olamadığım ve aslında engel olmakta istemediğim kahve tutkum vesilesi ile sürdürdüğüm kahve, iyi kahve, iyi demleme, iyi çekirdek gibi kelimeler ile bezenmiş google aramalarım sonucu tesadüfen keşfettiğim iş bu oluşumdan ziyadesiyle keyif aldığımı ve istifade ettiğimi belirtmek isterim. Açıkçası sizlere verebileceklerim aldıklarımdan çok daha az olacaktır.
Emeği geçenlere bir dal teşekkürde benden olsun, kabul ediniz lütfen.
Bu bağlamda tanışma alanında yazılanlardan da esinlenerek kendimi ve kahve ile olan münasebetimin ölçüsünü belirtecek bir kaç cümle yazmak isterim.
Esasında her ne kadar tutkusal boyuttaki ilişkimiz yeni başlamış olsa da tanışıklığımız epey eskiye dayanır. Gerçi bahsettiğim bu eski tanışıklığın kökeni pek çoğunuz gibi Türk Kahvesi ve devamında ki granül kahve serüveni... Bu tüketim dönemi her ne kadar kalite odaklı olmasa da kahve alışkanlığımın temelini atması açısından mühimdi. Durun bir dakika! Elbette ki Türk Kahvesine kalitesiz demek istemedim! Sadece tüketirken alınan keyfin temelinde; çekirdeğin sıvı hale gelene kadarki serüveninin ne olduğuna, neyi nasıl yaptıklarına önem vermek yatmıyordu.
Daha sonraki yıllarda 3'ü 1 arada ile hazırlanan üniversite sınavından, starbucks moka ile çalışılmaya başlanan vize ve final dönemleri başladı. Bu geçiş evresi, kişisel kahve maceramın önemli bir eşiğidir aynı zamanda .
Akabinde okul bitti, işe girildi, cebimiz para gördü falan derken kahve olayı benim için starbucks'a sıkışıp kalmaktan ibaret olmaya başladı. İşte çok affedersiniz manitacılık olayları, ortamlara akma öncesi zemin gıdıklama, aman cool görünelim de alem bizi böyle bilsin havası derken bildiğiniz starbucks bebesi olup çıktım. Allah'tan çok geçmeden bu durumundan da sıyrılma gerekliliği hasıl oldu içimde.
Derken önce çayda sonra kahvede şekeri bıraktığım döneme geldim. İşte bu dönem son düzlüğe geçiş evresi oldu benim için. Zira kahvede şekeri bırakınca içine süt atma isteğimde azaldı ve sade kahve denemelerim başladı. Üstelik sanılanın aksine bu sürece alışmam epey kısa sürdü. Sade nescafe (evet hala içiyordum), sade filtre kahve, sade Türk kahvesi, sade Americano derken bir baktım double shot espresso sipariş etmeye başlamışım... Bu evreye geçtikten sonra gerisi çorap söküğü gibi geldi. Önce bir french press aldım. Ardından bir adet Mokapot. Şimdilerde ise Delonghi marka bir espresso makinem var (685.R). Taze çekilmiş kahve konusunda işimi kısmen gören bir adette Melitta Molino öğütücü de bu ekibe eşlik ediyor.
Çok affedersiniz. Epey zamandır bir forumda herhangi bir şey yazmamıştım. Özgür karakter sayısı beni fazla cezbetti sanırım kusuruma bakmayın. Tekrardan herkeslere merhaba.
Selamlarımla.