hocam işin acı yanı starbucks çoğu üçüncü nesil kahveciden daha iyi yapıyor. (sütlü kahveleri) hazır konu starbucks'ken iki tane kahvesini önereyim ristretto bianco ve double iced shaken espresso (bulabilirseniz yazın baya ferahlatıcı ve kalorisi düşük). ürünü beğenmezseniz de sorunsuz değiştiriyorlar. mesela ristretto bianco yaparken (bu da aslında ristretto ile yapılan flat white) bazen ristretto yerine espresso ile yapıyorlar ve süt tadı yoğun gelince anlaşılıyor.
üçüncü nesil kafelerin baristaları ile ilgili yazacak çok şey var ama benim hiç motivasyonum yok, tıpkı baristalar gibi. onların da temel sorunu bu. 0 motivasyon. çünkü yaptıkları işte gelecek yok gibi bir şey, kariyer hedefleri yok. diğer konu ise maalesef ücret çok düşük. restoranlar gibi bahşiş de alamıyorlar gözlemlediğim kadarıyla. fiyatların artmasıyla insanlar bahşiş vermeyi de azalttı doğal olarak. kısacası üçüncü nesil kafede çalışan kaç kişi orkun üstel olabilir? oran o kadar düşük ki herkes geçici iş olarak bakıyor, parasını alan işten ayrılıyor, öğrenci çalışan çok fazla derken emek yoğun bu işlerde istikrarı sağlamak da - hammadde fiyatlarındaki artışı da dikkate almak şart- çok zor oluyor.
ben de bir kafe açsam üçüncü nesil görünümlü ticari kahve satan bir yer açardım. business olarak daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. çünkü insanlarda nitelikli kahveye talep de yok aslında. biz burada bir avuç insanız.
Şartlar hep aynıydı aslında. Bizim zamanımızda da maaşlar kötü, bahşişler düşük, davranışlar ortalamadan halliceydi. Ve sanıyorum bu durum zaten benim sektöre girdiğim zamanlarda zirve yaptı, sonrasında üretim ve servis kalitesinde ciddi düşüşler yaşanmaya başladı. Belki 2018'lere kadar, el emeği, bilek gücü gerektiren artizan mesleklere yönelim görece fazlayken, sonrası kahvede yaşananlar, bu bahsettiğim alanlar içinde de yaşandı. Olan Türkiye ekonomisi, politikası, sosyolojisi ve kültürü.
Ama bu süreçte son altı yedi yılda da epey değerli isimler de yetişti sektörde, şartlara rağmen. Şimdi ise bahsettiğiniz gibi bu alanlar şartlar gereği, kariyer olarak görmemesi, gelecek görmemesi sebebiyle kimsenin umursamamazlığında. Ancak arada bir durum söz konusu. Şartlar ne olursa olsun iş etiği denilen bir olgu var. Kahvenin her alanında çalışanlar işi kendi imzası gibi görürse şartlar ne olursa olsun iyi yapmaya gayret etmeli. Maalesef artık istisnalar hariç bu da pek kalmadı. Umuyorum zamanla değişir bu. Tüm bunlara rağmen iyi baristalar, iyi kafeler hiç mi yok, bence varlar. İyiyi aramaya devam edelim, bulduğumuz iyileri korumaya çalışalım. =)
Nitelikli Kahvenin talebi dünya bazında ticari kahveye göre çok az evet. Ancak bir avuç denecek kadar da az değil. =) Türkiye'de kayıtlı kaç kavurmahane var bilmiyorum ama nitelikli üreten ya da ürettiğini söyleyen yaklaşık 45-50 civarı kavurmahane vardır sanıyorum. Zira neredeyse her üç ayda bir yeni bir kavurmahane buna karşılık her ayda bir kahve dükkanı açılıyor. Üstelik geçmiş yıllarda ekonomomiz bugünden iyi olsa dahi nitelikli kahvelere, yarışma segmenti kahvelere bu kadar ilgi yokken, bugün ekonomiye rağmen üst segment kahveler talep ediliyor. Dünya bazında baktığımızda bu olaya, salt geçen katılımcısı olduğumuz, benim iki kez yarışmacı olarak içinde bulunduğum World of Coffee fuarları devasa fuarlar ve ürünler salt nitelikli üzerine. Ancak Nitelikli Kahve her niş sektörde olduğu gibi hem üretimde, hem serviste hem tüketimde kararlılık istiyor. Bu kararlılık kitlesel olarak ne kadar güçlüyse Nitelikli Kahve sektörü de o kadar gelişiyor.