NEWS! 2024 Paris Olimpiyatları Dereceler 🥇🥈🥈🏐

teyyaredenkahve

Kahve Masası ✈️
Yönetici
Katılım
28 Nis 2017
Konum
İstanbul
İşin içinden birisi olarak, bizim için son derece kötü bir olimpiyat olduğunu düşünüyorum. Zaten hiçbir zaman istenilen noktalara ulaşamadık, orası da ayrı.

Amatör branşlar için (futbol, basketbol, voleybol vs. dışında kalan dallar) konuşacak olursak birkaç kelam edeyim (çünkü bu dallarda profesyonel sporcuysanız zaten asıl işiniz bu oluyor ve milyonlarca lira kazanıyorsunuz).

Son yıllarda Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerine tahsis edilen birçok spor tesisi inşa edildi. Antrenör alımları mülakata dayanıyor ve her federasyon kendi antrenörünü kendi seçiyor. Her ne kadar inanmayacak olsanız da mülakatlarda liyakata önem veriliyor ancak topril hiç yapılmıyor mu, elbette az da olsa oluyor. Biliyor, görüyor, duyuyoruz ancak temel sorun bu değil, bana inanın... 81 ilde, il müdürlüğüne bağlı birçok branşta birçok antrenör ücretsiz eğitim veriyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı'na bağlı Türkiye Sportif Yetenek Taraması Projesi ile tüm Türkiye'de eş zamanlı olarak milyonlarca çocuk yetenek testlerine tabi tutularak yeteneği olduğu branşa yönlendiriliyor. Yine GSB bünyesinde birçok proje ile çocuklar küçük yaşlarda spor ile ücretsiz olarak tanışma fırsatı buluyor. Sporcu Eğitim Merkezleri ve Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezleri'ni hak eden sporcular genç yaşlardan itibaren bu modern tesislerde yatılı kalıyor, süper yemekler tüketiyor, masöründen fizyoterapistine kadar tüm imkanlar bu sporculara seferber ediliyor ve maaş bağlanıyor. Her şey çok güzel gözüküyor değil mi? Kağıt üzerinde öyle zaten. Bir de şu açıdan bakalım:

Yapılan tesisler bazı illerde yeterli olsa da her ilde sporcuların ve antrenörlerin ihtiyaçlarını karşılayacak durumda değil. Ama kağıt üzerinde her ilde spor salonu var.

İstisnaları hariç tutuyorum ancak antrenörlerin çoğunda olimpiyat gibi bir hedef yok, olmasına imkan da yok. Çünkü antrenörler bakanlıklar nezdinde henüz tanımlı bir meslek bile değil. En düşük memur maaşını (32-33 bin TL) alıyorlar. Bu yüzden çoğu antrenör mesai dışında özel salonlarda özel ders peşine düşüyor. Çoğu antrenörün asıl derdi olimpik sporcu değil, geçim derdi oluyor. Aynı kurumdaki temizlik görevlileri, güvenlik görevlileri, lise mezunu teknikerler antenörlerden ciddi anlamda daha fazla maaş alıyor... Çoğu ilde iş bilmez, sporla alakası olmayan imamlar pardon İl Müdürleri antrenörleri birçok gereksiz proje ve iş ile uğraştırıyor. Mobbing ile onların enerjisini ve çalışma isteğini emiyor. Bakanlık nezdinde de performans antrenörü, temel eğitim antrenörü gibi bir kavram yok, herkes antrenör. Yani bugün olimpik bir antrenörseniz, olimpiyatlardan sonra kendinizi 4-5 yaşında şımarık bir çocukla derste bulabilirsiniz. Ama kağıt üzerinde 81 ilde birçok dalda antrenör var...

Avrupa sistemlerinde olan yetenek taraması projelerinde çok eksik var. Çocuklar çok geç yaşlarda (3.-4. sınıf) testlere tabi tutuluyor ve test parametrelerinde eksiklikler var. Örneğin sırf esnek diye 10 yaşındaki kıza cimnastiğe yeteneklisiniz diyorlar ancak o yaştan sonra bir kızın cimnastikçi olma şansı sıfıra yakın. Ya da binicilik çıkıyor diyelim ama o ilde at yok, gibi gibi. :D Tabii test sonuçlarında tek branş çıkmıyor ancak sonrasında da çocuk İl müdürlüğünün ilgili antrenörüne yönlendirildiği için normal bir kursiyerden pek farkı kalmıyor hatta o yaşa ve seviyeye kadar antrenörün hali hazırda yetişmiş sporcuları olduğu için yetenekli bulunan çocuk o gruba adapte olamıyor. Ama kağıt üzerinde yetenek taraması var...

Sporcu Eğitim Merkezleri ve Türkiye Olimpik Hazırlık Merkezleri'ne diyecek çok bir şeyim yok ancak sayıları çok yetersiz. Zaten izlediğiniz sporcuların tamamı bu merkezlerde yetişiyor.

Bizim altyapımızdaki asıl sıkıntı: EĞİTİM SİSTEMİ! Saat 08.00'dan 16.00-17.00'a kadar okulda olan bir çocuğa siz hangi sportif eğitimi vereceksiniz? 17.00'da çık, eve git, yemek ye, salona gel, o yorgunlukla birkaç saat antrenman yap, eve git, ödevlerini yap ve yat. Çocuğun kendine ayıracağı zaman? Yok. Tüm bunlara rağmen başarılı sporcular yok mu? Var. Ama bir de onlara sorun ne zorluklarla o başarıyı elde etmişler... Zaten sayıları da çok az. Artık bir çocuğu çok uzun yıllar salonlarda tutabilmek çok zor. Çünkü çok klasik ama cidden çocuklarımız yarış atı gibi. İlkokullarda beden eğitimi dersi yok, çocuğun tenefüste koşturmaktan başka yapacağı herhangi gibi bir fiziksel aktivide de yok. Sonuç; doğru düzgün sıçramayı, atlamayı, atmayı, tutmayı vs. bilmeyen bir nesil. Koordinasyon, kuvvet ve esneklikten yoksun milyonlarca çocuk... Bu çocukları 7/24 salonda tutsanız bile bu eğitim sistemi olduğu sürece değişen hiçbir şey olmayacak, üzgünüm. Bizde herkes integral bilmek zorunda olduğu sürece başka ülkeleri alkışlamaktan öteye gidemeyeceğiz.

İşin bir de maddi boyutu var tabii ama oralara hiç girmiyorum.
Bu konuda ben de uzun uzun yazmak isterdim ama çözümü maalesef şu anki ülke koşullarında çok zor...

Türkiye gibi bir ülkenin olimpiyatları 64. sırada tamamlaması ve üstelik de 100'den fazla sporcu ile katılırken bu dereceyi alması umarım yeterli mesajı verir.

Amatör sporlarda büyük emek veriliyor ve sporcuların aileleri, kendileri ve antrenörleri büyük özveri ile hazırlanıyorlar... Dediğiniz gibi özel okulların yaygınlaşması, 8-4, 9-5 gibi eğitim süreleri, maaşlar, tesisler, vs konuşsak yeni bir forum açacak kadar mesaj çıkar...

Detaylı açıklamalarınız için teşekkürler. Güzel bir farkındalık oluşturdu.
 

mykahve

Aktif Demleyici
Katılım
5 Ağu 2022
Aslında Türkiye bu olimpiyatta çok ta başarısız sayılmaz bence.
8 madalyamız var.
Altını olamayanlar arasında 1 sırada.
Altını olanların da bir kısmından sayı olarak daha fazla madalya kazanmış durumda.
Madalya sayısı yönünden bakılırsa da 27. sırada.

Bence altın olmasa da madalya çeşitliliğini arttırmak çok güzel olur.

Birde şöyle bir durum var yüzme gibi çok fazla branşı olan sporlara ağırlık verilmeli.
Adam yüzücü tek başına 4 altın alabiliyor mesela.
Kürek te çok fazla madalya dağıtan branşlardan biri.
 

mykahve

Aktif Demleyici
Katılım
5 Ağu 2022
Bu arada Sifan Hassan'ın kadınlar maraton yarışının son 1 kilometresini vakti olanlar izlesin.
O sıcakta 42 km koş, son 500 metrede sprinte kalk . Olacak iş değil. Olimpiyat rekoru da geldi.

Aynı olimpiyatta 5000, 10.000 ve maratonda madalya alan 2. sporcu oldu.1952'de Emil Zatopek bunu yapmış.

Ama farklı olimpiyatlarda da olsa 1500'de de madalya aldığı için bu 4 branşta da madalya alabilen tek atlet durumunda.
 

pepukkahve

Kahve Masası
Yönetici
Katılım
3 Eki 2018
Konum
İZMİR
Yani şu olimpiyatlarda Fransa'nın beceriksizliği Türkiye'de olsa Dünya birbirine girerdi. Sporcu yemeklerinin rezilliği, yatak sorunu, Sen Nehri kirliliğ ve zehirlenen sporcular... Gerçekten saçma sapan bir Olimpiyat olmuş yorumları yazılanları okuyunca içimden ya Türkiye'de olsaydı geçti...
 

AhmetS

Aktif Demleyici
Katılım
22 Mar 2024
Ben de içimdekileri dökmeden geçmeyeyim dedim. Yaklaşık 8 senelik spor hayatımda yerli yabancı hemen hemen tüm antrenman bilimleri kitaplarını ve makalelerini okudum. Maalesef yabancı kaynaklarda ulaştığım bilgilere yerli kaynaklarda yeteri kadar ulaşamadım.

İnsan vücudu ne kadar karmaşıksa, antrenman bilimi de o kadar karmaşıktır. Bir antrenör insan vücudunu ne kadar tanıyorsa o kadar başarılı olur. En iyi antrenör en çok spor yapan değil, en çok araştırandır. Sistematik ve bilime dayalı antrenman yapan bir sporcu her zaman 1-0 öndedir. Biz bu tesislerde birçok olimpiyat sporcusu yetiştirebiliriz, ama bilim olmadan olimpiyat şampiyonu yetiştiremeyiz. Her şeyden önce bilim, bilim, bilim.
 
Üst