Kahve Hikayeleri

bulcum

Tecrübeli Demleyici
Katılım
5 Ara 2016
Merhaba arkadaşlar bu başlık altında kahve ile alakalı gerçek hayattan kesitler içeren kahve hikayeleri paylaşmak istedim. Eminim birçoğumuzun aklında herhangi bir kaynakta yazılı olmayan ama bir şekilde bir yerden duyduğumuz , kahve ile alakalı ilgi çekici hikayeler veya bilgiler vardır. İlk hikaye veya yazı benden olsun ,aşağıya ikinci gönderiye bırakıyorum.
 

bulcum

Tecrübeli Demleyici
Katılım
5 Ara 2016
Cevap: Kahve Hikayeleri

Dünya edebiyatının en önemli isimlerinden Fransız yazar Balzac'ın hayatından kahve ile alakalı bir kaç kesit. Aşağıda okuyacağınız yazı Cafe dijitalin kendi çevirisi olan, Balzac'ın kalemi ile yazılmış kahve ile alakalı bir yazıdır. Bazı rivayetlerde günde 30-40 fincan Türk kahvesi içen Balzac'ın kahve ile alakası aşağıdaki gibidir


Kahvenin Hazzı ve Sancısı - Bir Balzac Makalesi



Editörün Notu:*****Bu makalenin aslı, 1830'larda büyük*****Fransız yazar Honore de Balzac tarafından kaleme alınmıştır. Coffee.Digital olarak Türkçe çevirisi ile ülkemiz kahve severleri ile buluşturuyoruz.

*****

Kahve hayatımda büyük bir güç; bu etkileri masalsı bir ölçekte inceledim. Kahve içinizi kavurur. Birçoğu kahvenin ilham verdiğini iddia eder fakat herkes bilir ki kahve sadece sıkıcı tipleri daha da sıkıcı hale getirir. Paris’te gece yarılarına kadar açık olan bakkalları düşünürseniz sadece birkaç yazarın ayakta kalması enteresandır.

Brillat-Savarin’in***** doğru bir biçimde incelendiği gibi, kahve kanı harekete geçirir ve kasları uyarır; sindirimi hızlandırır, uykuyu kovalar ve bize zihin egzersizini uzatma kapasitesini verir. Brillat-Savarin’in gözlemlerine kişisel tecrübemi ekliyorum.

İçtiğimiz kahve elektrik etkisi yaparak toplam analizden kaçan zorlukla algılanabilir radyasyonun beyine ulaşmasından itibaren diyaframı ve mide sinir ağını etkiler. Kahvenin gücü zamanla değişir. Aynı benim gibi İtalyan kompozitör Rossini de bu etkileri kişisel olarak tecrübe etmiştir. Rossini’nin bana dediği “Kahve on beş veya yirmi günün meseledir; yani bir opera yazmak için yeterli miktardaki zamanın meselesi”. Bu doğrudur. Fakat kahvenin yararlarından zevk alan biri için zaman uzayabilir.

Bir süreliğine - bir hafta en fazla iki- öğütülmüş kahvenin sıcak suyla demlenmesiyle hazırlanan bir veya iki fincan kahveyle doğru miktarda uyarı elde edebilirsiniz.

Diğer hafta için suyun miktarını azaltarak ve daha ince öğüterek, soğuk suyla demleyebilir ve aynı zihin gücünü elde edebilirsiniz.

Kahveyi en ince ayarda öğüttüğünüzde ve mümkün olan en az suyla demlediğinizde, iki fincanı çifter dozdan aynı anda içerek özellikle enerjik durumlarda üç fincan da tolere edilebilir. Bu şekilde birkaç gün daha çalışmaya devam edilebilir.**********

Sonunda sadece fazla güçlü, kalın siyah saçlı, benlerle kaplı cildi olan, büyük kare elli ve bacakları bowling lobutuna benzeyen adamlara önerebileceğim korkunç ve oldukça vahşi bir metot keşfettim. Çok ince öğütülmüş yoğun kahve soğuk ve susuz olarak boş mideye yenilir. Bu kahve midenize düştüğü anda mide buna gıda gibi davranır ve sindirim sıvısını salgılar bu salgıyla sinir ağları ateş alır ve kıvılcım beyine sıçrar. O andan itibaren her şey çalkalanır. Fikirler büyük bir ordunun taburları gibi efsanevi savaş yerine doğru marş marş harekete geçer. Anılar şarj olur, parlak bayraklar göğe çekilir; metafor süvarisi muhteşem şekilde dört nala yayılır; mantığın ağır topları patırdayan vagonlar ile hayal gücünün emrinde, keskin nişancı görüşü ve ateşinde süratle fırlar; formlar, şekiller ve karakterler şaha kalkar; mürekkep kağıda yayılır -gece işi- sanki bir savaş açılır ve siyah tozla sonuçlanır gibi bu siyah su sağanağıyla başlar ve biter.

Bu yolla kahve içmeyi, ertesi güne yetiştirmesi gereken bir işi olan bir arkadaşıma önermiştim; zehirlendiğini düşündü ve yataklık oldu. Uzun boylu, sarışın ve ince saçlıydı; belli ki kağıt hamuru gibi bir midesi varmış. Kendi adıma bir gözlem hatası yapmışım.

Bu tarzda kahve tüketmeye ulaştığınızda, yorgun düşüyorsunuz ve kahveyi en ince şekilde öğütseniz ve en taze hazırlasanız bile daha fazlasına ihtiyacınız olduğuna karar veriyorsunuz, korkunç terler akıtıyorsunuz, sinirlerinizin zayıflığından acı çekiyorsunuz ve şiddetli uyuşukluk anlarına maruz kalıyorsunuz. Bu noktadan sonra devam etseniz ne olur bilmiyorum, sezgilerim beni hep bu noktada durdurdu, aksi halde ani ölüm kaderim olurdu gibi görünüyor. *****Yenilemek gerekirse, biri süt ve tavuk ve diğer beyaz etlerle yapılan reçetelerle başlamalı; sonunda gerilim azalır ve kişi rahatlamış, basit fikirli emekli burjuvanın bitkisel hayatına döner

Bu şartlar altında aç karnına içilen bir kahve insanı, kızgınlık gibi görünen bir tür hayvanlaşma konumuna sokar, kişinin sesi yükselir, jestleri tahammülsüzleşir; kişi her şeyin fikirler hızında hareket etmesini ister; kişi kabalaşır ve her şeye hırçınlaşır. Kişi vefasız birine dönüşür. Kişi herkesin eşit biçimde sağduyulu olduğunu varsayar. Bu ruhla toplum içine çıkılmamalıdır. Bir sürü kazada hiç çaba harcamadan kaybetmeme neden olan bu kişisel durumu keşfettim. Bir gün bazı arkadaşlarım inanılmaz bir güvenle ve gereksiz yere her şeyle ilgili tartışıp nutuk attığıma tanıklık ettiler. Ertesi gün yanlışımı anladım ve olayı inceledik. Arkadaşlarım birinci dereceden akil adamlardır ve sorunu kısa sürede bulduk; kahve kurbanını istiyordu!
 

bahadr

Tecrübeli Demleyici
Katılım
20 Şub 2016
Konum
Tekirdağ
Cevap: Kahve Hikayeleri

Dünya edebiyatının en önemli isimlerinden Fransız yazar Balzac'ın hayatından kahve ile alakalı bir kaç kesit. Aşağıda okuyacağınız yazı Cafe dijitalin kendi çevirisi olan, Balzac'ın kalemi ile yazılmış kahve ile alakalı bir yazıdır. Bazı rivayetlerde günde 30-40 fincan Türk kahvesi içen Balzac'ın kahve ile alakası aşağıdaki gibidir


Kahvenin Hazzı ve Sancısı - Bir Balzac Makalesi



Editörün Notu:*****Bu makalenin aslı, 1830'larda büyük*****Fransız yazar Honore de Balzac tarafından kaleme alınmıştır. Coffee.Digital olarak Türkçe çevirisi ile ülkemiz kahve severleri ile buluşturuyoruz.

*****

Kahve hayatımda büyük bir güç; bu etkileri masalsı bir ölçekte inceledim. Kahve içinizi kavurur. Birçoğu kahvenin ilham verdiğini iddia eder fakat herkes bilir ki kahve sadece sıkıcı tipleri daha da sıkıcı hale getirir. Paris’te gece yarılarına kadar açık olan bakkalları düşünürseniz sadece birkaç yazarın ayakta kalması enteresandır.

Brillat-Savarin’in***** doğru bir biçimde incelendiği gibi, kahve kanı harekete geçirir ve kasları uyarır; sindirimi hızlandırır, uykuyu kovalar ve bize zihin egzersizini uzatma kapasitesini verir. Brillat-Savarin’in gözlemlerine kişisel tecrübemi ekliyorum.

İçtiğimiz kahve elektrik etkisi yaparak toplam analizden kaçan zorlukla algılanabilir radyasyonun beyine ulaşmasından itibaren diyaframı ve mide sinir ağını etkiler. Kahvenin gücü zamanla değişir. Aynı benim gibi İtalyan kompozitör Rossini de bu etkileri kişisel olarak tecrübe etmiştir. Rossini’nin bana dediği “Kahve on beş veya yirmi günün meseledir; yani bir opera yazmak için yeterli miktardaki zamanın meselesi”. Bu doğrudur. Fakat kahvenin yararlarından zevk alan biri için zaman uzayabilir.

Bir süreliğine - bir hafta en fazla iki- öğütülmüş kahvenin sıcak suyla demlenmesiyle hazırlanan bir veya iki fincan kahveyle doğru miktarda uyarı elde edebilirsiniz.

Diğer hafta için suyun miktarını azaltarak ve daha ince öğüterek, soğuk suyla demleyebilir ve aynı zihin gücünü elde edebilirsiniz.

Kahveyi en ince ayarda öğüttüğünüzde ve mümkün olan en az suyla demlediğinizde, iki fincanı çifter dozdan aynı anda içerek özellikle enerjik durumlarda üç fincan da tolere edilebilir. Bu şekilde birkaç gün daha çalışmaya devam edilebilir.**********

Sonunda sadece fazla güçlü, kalın siyah saçlı, benlerle kaplı cildi olan, büyük kare elli ve bacakları bowling lobutuna benzeyen adamlara önerebileceğim korkunç ve oldukça vahşi bir metot keşfettim. Çok ince öğütülmüş yoğun kahve soğuk ve susuz olarak boş mideye yenilir. Bu kahve midenize düştüğü anda mide buna gıda gibi davranır ve sindirim sıvısını salgılar bu salgıyla sinir ağları ateş alır ve kıvılcım beyine sıçrar. O andan itibaren her şey çalkalanır. Fikirler büyük bir ordunun taburları gibi efsanevi savaş yerine doğru marş marş harekete geçer. Anılar şarj olur, parlak bayraklar göğe çekilir; metafor süvarisi muhteşem şekilde dört nala yayılır; mantığın ağır topları patırdayan vagonlar ile hayal gücünün emrinde, keskin nişancı görüşü ve ateşinde süratle fırlar; formlar, şekiller ve karakterler şaha kalkar; mürekkep kağıda yayılır -gece işi- sanki bir savaş açılır ve siyah tozla sonuçlanır gibi bu siyah su sağanağıyla başlar ve biter.

Bu yolla kahve içmeyi, ertesi güne yetiştirmesi gereken bir işi olan bir arkadaşıma önermiştim; zehirlendiğini düşündü ve yataklık oldu. Uzun boylu, sarışın ve ince saçlıydı; belli ki kağıt hamuru gibi bir midesi varmış. Kendi adıma bir gözlem hatası yapmışım.

Bu tarzda kahve tüketmeye ulaştığınızda, yorgun düşüyorsunuz ve kahveyi en ince şekilde öğütseniz ve en taze hazırlasanız bile daha fazlasına ihtiyacınız olduğuna karar veriyorsunuz, korkunç terler akıtıyorsunuz, sinirlerinizin zayıflığından acı çekiyorsunuz ve şiddetli uyuşukluk anlarına maruz kalıyorsunuz. Bu noktadan sonra devam etseniz ne olur bilmiyorum, sezgilerim beni hep bu noktada durdurdu, aksi halde ani ölüm kaderim olurdu gibi görünüyor. *****Yenilemek gerekirse, biri süt ve tavuk ve diğer beyaz etlerle yapılan reçetelerle başlamalı; sonunda gerilim azalır ve kişi rahatlamış, basit fikirli emekli burjuvanın bitkisel hayatına döner

Bu şartlar altında aç karnına içilen bir kahve insanı, kızgınlık gibi görünen bir tür hayvanlaşma konumuna sokar, kişinin sesi yükselir, jestleri tahammülsüzleşir; kişi her şeyin fikirler hızında hareket etmesini ister; kişi kabalaşır ve her şeye hırçınlaşır. Kişi vefasız birine dönüşür. Kişi herkesin eşit biçimde sağduyulu olduğunu varsayar. Bu ruhla toplum içine çıkılmamalıdır. Bir sürü kazada hiç çaba harcamadan kaybetmeme neden olan bu kişisel durumu keşfettim. Bir gün bazı arkadaşlarım inanılmaz bir güvenle ve gereksiz yere her şeyle ilgili tartışıp nutuk attığıma tanıklık ettiler. Ertesi gün yanlışımı anladım ve olayı inceledik. Arkadaşlarım birinci dereceden akil adamlardır ve sorunu kısa sürede bulduk; kahve kurbanını istiyordu!

Balzac çok fena bir kahve tiryakisiymiş.Bunu duymuştum.Çerez gibi çekirdek kahve yermiş.Bu yazısını bilmiyordum ama güzel yazmış.Balzac sonuçta :D ;)
 

bulcum

Tecrübeli Demleyici
Katılım
5 Ara 2016
Cevap: Kahve Hikayeleri

" Sonunda sadece fazla güçlü, kalın siyah saçlı, benlerle kaplı cildi olan, büyük kare elli ve bacakları bowling lobutuna benzeyen adamlara önerebileceğim korkunç ve oldukça vahşi bir metot keşfettim. Çok ince öğütülmüş yoğun kahve soğuk ve susuz olarak boş mideye yenilir. Bu kahve midenize düştüğü anda mide buna gıda gibi davranır ve sindirim sıvısını salgılar bu salgıyla sinir ağları ateş alır ve kıvılcım beyine sıçrar. O andan itibaren her şey çalkalanır. Fikirler büyük bir ordunun taburları gibi efsanevi savaş yerine doğru marş marş harekete geçer. Anılar şarj olur, parlak bayraklar göğe çekilir; metafor süvarisi muhteşem şekilde dört nala yayılır; mantığın ağır topları patırdayan vagonlar ile hayal gücünün emrinde, keskin nişancı görüşü ve ateşinde süratle fırlar; formlar, şekiller ve karakterler şaha kalkar; mürekkep kağıda yayılır -gece işi- sanki bir savaş açılır ve siyah tozla sonuçlanır gibi bu siyah su sağanağıyla başlar ve biter."

Bu anlatım sıradan bir kahve tutkununun tariflerine benzemiyor. Adam kahveyi aşk derecesinde severmiş. İşin tuhaf yönlerinden biri de bir çok edebiyatçının içmeye düşkün olduğu şey alkol iken Balzac alkolün panzehiri mahiyetinde bir şeye düşkün imiş.
 

bulcum

Tecrübeli Demleyici
Katılım
5 Ara 2016
Hayat suyu musun ey sâdık vefâ?
Gel yetiş derdime naz etme kahve!
Hazm eder verirsin mideye safâ
Meziyetin çoktur, uzatma kahve!

Yemen’den gelirsin yolların uzun
Her nere gidersen karadır yüzün
Gâhi tatlı gâhi acıdır özün
Bu hâlin kimseye belletme kahve

Âşık Zülâli (XIX. asır)
 

bulcum

Tecrübeli Demleyici
Katılım
5 Ara 2016
Konuya biraz can verelim. Hepimizin ortak derdi olan kahve fiyatları 19. yüzyılda da pek farklı değilmiş. Kahve fiyatlarının artırılmasına tahammül edemeyen Şair İzzet :

Kahve narhın artıran kahve gibi çeksin azâb

Hem yanıp hem rû-siyeh hem hurd ola hem gark-ı âb

Sadullah İzzet


📌Yanıp kavrulsun
📌Onun gibi yüzü kararsın
📌Kahve gibi çekilip un ufak olsun
📌Suda boğulup gitsin

Narh : fiyat
Ru- siyah : Kara yüzlü
Hurd: öğütülmüş
Gark-ı âb: suda boğulan
 

meokyar

Yeni Kahvesever
Katılım
1 Şub 2022
Barış Manço'nun da '' Kahve Fincanı '' adlı bir şarkısı vardır:

Dinle oğlum, çok eskiden bir konakta
Akşamları gaz lambası ışığında
Paşa dedesinden kalan bu fincanla
Ninem eliyle kahve sunarmış Abdi Bey'e
Yıllar sonra kırk üç - kırk dört harp ortası
Ekmek karnesi ve yoksulluk yılları
Kayınvalidesinden kalan bu fincanla
Bu kez annem eliyle kahve sunarmış Hakkı Bey'e
Eski konak yıllar önce yandı gitti
Ekmek karneli zor günler çoktan bitti
Abdi ve Hakkı Beyler rahmetlik oldu
Bir tek bu fincan kaldı yüzyıllık sevdalarla
Bir gün senin olacak birikmiş anılarıyla
Düşüp kırılsa bile topla tamir et oğlum
Kahve yaşın gelecek bu fincanı iyi sakla
 

teyyaredenkahve

Kahve Masası ✈️
Yönetici
Katılım
28 Nis 2017
Konum
İstanbul
Hepsini baştan okudum. Çok güzel bir konu gerçekten. Teşekkürler paylaşımınız ve konuyu hatırlattığınız için.
 
Üst