Herşeyden önce şöyle örnek vereyim bugün Türkiye'nin en büyük kahvecileri Kahve Dünyası (HORECO alanında cafelere toptan satış da yapıyor), Kurukahveci Mehmet Efendi, Kurukahveci Abdullah Efendi, Kurukahveci Nuri Toplar, Kurukahveci İlyas Gönen, Kocatepe ve diğer irili ufaklı şirketler...
Bunlardan yalnızca Kahve Dünyası kendisi getiriyor çekirdeğini. O da Lider Gıda levhası ile yapıyor. OLAM Specialty Coffee'den alıyor. Kurukahveci Mehmet Efendi, Abdullah Efendi, Nuri Toplar İlyas Gönen, Kocatepe ve diğerleri ise kendi çekirdeklerini getirmiyorlar. Kimden ne bulurlarsa ondan alıyorlar yurtiçinden. Mesela kahve toptancılığı yapıp da sırf tonlarca Rio Minas getiren şirketler var. Özellikle Mehmet Efendiye yetiştirmeye çalışıyorlar özellikle.
Bu satış pazarlama zinciri senelerden bu yana olduğu gibi devam ediyor.
Kültürümüz Türk Kahvesi geleneğini inşa etmeye başlarken kahve Yemen'den geliyordu. Fakat Cumhuriyet sonrası döneminden itibaren değişen ticaret politikaları, ambargolar, siyasi ayrışmazlıklar neticesi ile Yemen kahvesine en yakın tat olarak belirlenen Brezilya kahveleri getirilmeye başlandı. Bunun da nedeni şudur, O zmaan kahve Yemen'den Moka/Mukka üzerinden gelirken en çok üretimi olan çekirdek İsmailî idi. Deyim yerindeyse o zamanın nescafe'si gibi fazlasıyla yayılmış bir çekirdekti ve piyasası buna rağmen ucuz değildi. Brezilya çekirdeklerinin ise Amerika merkezli kahve kültürü tarafından sevilmeyen tatları dolayısıyla Brezilya kahveleri hep kötü-pis olarak görülmüş ve o kıta insanlarınca tercih edilmemiştir(Özellikle II.Dünya Savaşı sonrası Amerikalılar Brezilya kahvelerine yaklaşmamışlardır bile, taa ki Santos'u filtre olarak tüketene kadar. Neticede filtreci adamlar). Ama tabi özellikle 1930'lu yıllarda Mehmet Efendi yönetimine katkıda bulunan Hulusi beyin pahalı yatırımları sonucu daha ucuz çekirdek arayışı şirketi Rio Minas ile tanıştırmış ve ondan sonraki bütün yıllarda Türk Kahvesi için toptancılardan Rio Minas istemişlerdir.
Rio Minas'ın bize gelişi bu.
Gelelim diper yönlere,
- Rio Minas grade 3 serisi bir çekirdek. İyotumsu ve ethanaol tadı denebilecek tatlar olması gerekenden fazla. Tazesine laf etmem. Ama hem yeşilken bayatlıyor, hem kavrulunca bayatlıyor, hem de öğütülüp dinlendirilme adı altında bayatlatılıyor. Bu konuda bir geleneğimiz olsa da kahve yapmayı bilmiyoruz. Düşünsenize sen 2011 hasadı Rio Minas'ı aldın(yeşilken bayat zaten, o halde alıyorsun), sonra onu kavurdun bir de öyle bekletiyorsun 2 sene son tüketim tarihi ile, yetmediği gibi bir de öğütüp öyle bayatlatıyorsun. Bu senelerdir yapılan ve artık yapılmaması gereken bir yanlış. Misal Kahve Dünyası, grade3 Rio Minas kullanır ama şirket-içi barista eğitimlerinde eğitmenler(??) kahveyi öğütüp hemen vermeyin, 1 gün dinlendirin(??) öyle servis edin derler. Bugün bütün kahve şirketleri aynı. Coffeetopia'da dahil. İlk 7-8 ay Nuri Toplar kahvesi satıldı orada, öğütülmüş, beklemiş halde. Şuan bilmiyorum ne satıldığını. Ama herkes böyle neresi farklı yapıyor derseniz o konuda herkes kendini geliştirmeli kanaatindeyim. Mambocino'nun harmanı iyi sayılır. Ama onlar da öğütüp, dinlendirip, bayatlatıyorlar. Danışmanlığı bende olan Latife Türk Kahvesi'ne verdiğim tavsiyeyle yoğun zamanlarda zor da olsa siparişe göre öğütmeye çalışıyorlar.
- Harmana değinelim tekrar, harman çalışmaları her zaman yapıl ve yapılıyor. Mambocino harmanı Ethiopia-Brazil çekirdeklerinden oluşuyor.
Latife Türk Kahvesi şimdilik orijin olarak Brazil Rio Minas, Yemen Moka İsmailî ve bir de benim yaptığım harmanı kullanıyor. İçeriğinde Kenya-Honduras-Yemen-Brazil çekirdekleri mevcut. Son 6 ayda yaptığım harmanlarda kasıtlı olarak Brazil Rio Minas çekirdeğini kullandım ve belirli periyotlarda gitgide azalıyor. İnsanların damak tadını taze-aromatik tatlara alıştırdık, alıştırmaya da devam ediyoruz. Bence bütün kahve piyasası böyle yapmalı Türkiye'de. Kâr marjı yüksek diye oturup da Rio Minasa yatırım yapmak yerine (taze yeşil, new crop rio minas 5-6 dolar, past crop bayat ise 2-3 dolar), kalite açısından arge yapabilirler.
- Türk kahvesi kötü mü bence güzel bir tekniğe sahip. Buna benzer tek teknik Peru ve Venezuela'da mevcut. Fakat tek fark, bizim kadar ince öğütmezler ve fincana koymadan evvel süzerler. Biz ise süzmeden telveyi de alırız fincana.
- Çekirdeği değiştirmeye yeltenmeyenlerse dediğim gibi kâr marjından memnun, nasılsa damak ona alışık deyip de gülümseyenler.