Bu başlığı bu forumda açmak müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi görünebilir, ancak yaklaşık 6 yıldır süren "italya'da içtiğim o muhteşem espresso'ları yakalama" hevesiyle başladığım noktadan "kapsül kahve" ile biten serüvenimi paylaşmak istedim.
Sanıyorum 2009'da bir arkadaşımın beni moka pot ile tanıştırmasıyla başlayan, ardından 2011'de İtalya'da içtiğim ilk espressoya hayran olmamla devam eden kahve ilgim 2014'te bu forumla tanışmam sayesinde aldığım Arçelik makine ile doruk noktasına ulaştı. Hario ve Sözen değirmenleri ile de bu forum sayesinde tanıştım, nitelikli kahve çekirdekleri ve hassas kavrulmuş kahve çekirdekleri ile de. İşyerindeki her sabah, e-gurme'den veya kahvefabrikası'ndan aldığım çekirdekleri sözen değirmenimle öğüterek ve Hario V60 ile süzerek hazırladğım bir fincan kahveyi, haftasonları ise Arçelik'imle yaptığım espressoyu içmek son birkaç senedir artık hayatımın rutini olmuştu. "Kapsül kahve gerçek kahve değil, sadece sahtekarlık ve kolaycılık" diye düşünenlerdendim. Ta ki yurtdışına taşınırken Arçelik makinemi yanımda götüremediğim güne kadar.
Buraya getirdiğimiz Türk kahvesi stokları bitmeye yakın eşim benden habersiz uygun fiyatlı bir kapsül kahve makinesi almış. Açıkçası ilk birkaç denememde "bu ne böyle, bu içilir mi?" dediğim için Ankara'ya ilk gittiğimizde moka pot'umu, Sözen değirmenimi ve Hario V60'ımı yanımda getirmiştim, en kötü ihtimalle "moka pot veya filtre kahve içerim de yine de bunu içmem" diyerek (Arçelik ayarında yeni bir espresso makinesi almanın henüz biraz lüks kaçacağını düşündüm).
Başlarda marketten aldığım hazır çekilmiş kahve ile moka pot'a başladım. Elbette sonuçlar oldukça kötüydü, hatta kapsül kahveden bile daha kötüydü. Kredi kartımız olmadığı için buralardaki kahve kavurucularından kahve sipariş edemedim. O nedenle kapsül kahveye "idaren" başlamış bulundum. Kahveyi sadece "sabahları ayılmak" amacıyla içtiğimiz için bulabileceğimiz en ucuz kapsülleri alıyorduk.
Bir süre denedikten sonra kapsül kahvenin o kadar da kötü birşey olmadığına kanaat getirdim ve getirdiğim değirmeni ve moka pot'u neredeyse hiç ihtiyaç duymadım. Evet, italya'daki espresso'yu içemiyorum ama düşündüğümde kapsül kahve bir süre sonra mantıklı bile görünüyor. Hatta ve hatta iyi espresso'nun sırrı kaliteli çekirdek / taze kavurma / homojen öğütüm / hemen demleme ise kapsül kahve ile de bu özellikleri yakalamak "teoride" mümkün aslında. Yani bir kapsül şirketi çıksa dese ki "ben en nitelikli kahveleri / hemen kavurup, yeterince bekleyip / en homojen biçimde standart makinenin basıncına uygun ayarda öğütüp / zamanla bayatlamayacak biçimde kapsüllüyorum" dese, ,teorik olarak espresso'ya en yakın sonucu elde etmiş olmaz mıyız?
Siz ne düşünüyorsunuz merak ettim.
Sanıyorum 2009'da bir arkadaşımın beni moka pot ile tanıştırmasıyla başlayan, ardından 2011'de İtalya'da içtiğim ilk espressoya hayran olmamla devam eden kahve ilgim 2014'te bu forumla tanışmam sayesinde aldığım Arçelik makine ile doruk noktasına ulaştı. Hario ve Sözen değirmenleri ile de bu forum sayesinde tanıştım, nitelikli kahve çekirdekleri ve hassas kavrulmuş kahve çekirdekleri ile de. İşyerindeki her sabah, e-gurme'den veya kahvefabrikası'ndan aldığım çekirdekleri sözen değirmenimle öğüterek ve Hario V60 ile süzerek hazırladğım bir fincan kahveyi, haftasonları ise Arçelik'imle yaptığım espressoyu içmek son birkaç senedir artık hayatımın rutini olmuştu. "Kapsül kahve gerçek kahve değil, sadece sahtekarlık ve kolaycılık" diye düşünenlerdendim. Ta ki yurtdışına taşınırken Arçelik makinemi yanımda götüremediğim güne kadar.
Buraya getirdiğimiz Türk kahvesi stokları bitmeye yakın eşim benden habersiz uygun fiyatlı bir kapsül kahve makinesi almış. Açıkçası ilk birkaç denememde "bu ne böyle, bu içilir mi?" dediğim için Ankara'ya ilk gittiğimizde moka pot'umu, Sözen değirmenimi ve Hario V60'ımı yanımda getirmiştim, en kötü ihtimalle "moka pot veya filtre kahve içerim de yine de bunu içmem" diyerek (Arçelik ayarında yeni bir espresso makinesi almanın henüz biraz lüks kaçacağını düşündüm).
Başlarda marketten aldığım hazır çekilmiş kahve ile moka pot'a başladım. Elbette sonuçlar oldukça kötüydü, hatta kapsül kahveden bile daha kötüydü. Kredi kartımız olmadığı için buralardaki kahve kavurucularından kahve sipariş edemedim. O nedenle kapsül kahveye "idaren" başlamış bulundum. Kahveyi sadece "sabahları ayılmak" amacıyla içtiğimiz için bulabileceğimiz en ucuz kapsülleri alıyorduk.
Bir süre denedikten sonra kapsül kahvenin o kadar da kötü birşey olmadığına kanaat getirdim ve getirdiğim değirmeni ve moka pot'u neredeyse hiç ihtiyaç duymadım. Evet, italya'daki espresso'yu içemiyorum ama düşündüğümde kapsül kahve bir süre sonra mantıklı bile görünüyor. Hatta ve hatta iyi espresso'nun sırrı kaliteli çekirdek / taze kavurma / homojen öğütüm / hemen demleme ise kapsül kahve ile de bu özellikleri yakalamak "teoride" mümkün aslında. Yani bir kapsül şirketi çıksa dese ki "ben en nitelikli kahveleri / hemen kavurup, yeterince bekleyip / en homojen biçimde standart makinenin basıncına uygun ayarda öğütüp / zamanla bayatlamayacak biçimde kapsüllüyorum" dese, ,teorik olarak espresso'ya en yakın sonucu elde etmiş olmaz mıyız?
Siz ne düşünüyorsunuz merak ettim.