Sanırım ufak değişiklikler olacak. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi diğer sektörlerde benzer indirimler olduğunda pek bir yansıma olmamıştı.
İdeal bir dünyada, her şeyin olması gerektiği gibi olduğu bir ekonomide aslında yukarıda verilen örnek üzerinden gidecek olursak 100TL+KDV fiyatı olan bir ürün 108 liradan 101 liraya inmeli. Ancak tabi ideal bir dünyadan ve ekonomiden o kadar uzaktayız ki hiç bir şey olması gerektiği gibi olamıyor.
Dün geceden beri yazayım yazmayayım deyip duruyorum. Sonunda yazayım, ne olacaksa olsun dedim. Öncelikle KDV nedir? Katma Değer Vergisidir. Çok kabaca anlatacak olursak devletin çeşitli ürün grupları üzerine eklediği vergidir. Temel gıdada farklıdır, lüks tüketimde farklıdır, daha lükste farklıdır. Örnek verecek olursak biz diyelim ekmek, peynir vb alıyoruz. Bunlar olmazsa olmaz ürünlerdir ve bence kdv’si zaten olmamalıdır. Diyelim giyim eşyası alıyoruz, biraz olabilir. Diyelim elmas veya sürat motoru alıyoruz daha çok olmalıdır. Ancak burada asıl konu şu. KDV ürün fiyatı üzerine devletin eklediği bir vergidir. Şirketler ay sonu gelince bunun dökümünü devlete verirler. Diyelim bu ay 20.000 lira kdv ödedim 30.000 lira kdv tahsil ettim. Devlete 10.000 lira kdv borcum çıkar. Gününü dakika geçirmeden bu 10.000 lirayı devlete öderim çünkü bu paranın benim ticaretimle ilgisi yoktur. Bunun tersi olursa ne olur? Diyelim 30.000 kdv ödedim ve 20.000 tahsil ettim. O zaman devlet bana 10.000 lira kdv borçlu olur ve dönem sonu ben nasıl borçlu iken ödeme yapıyorsam, devletin bana 10.000 lira ödemesi gerekir. Tabii bu yukarıda belirttiğim ideal dünyada olur. Gerçek hayatta olmaz. Haliyle de kdv üreticinin maliyetinden bağımsız bir konu olmaktan çıkar.
İdeal dünyayla ilgili bir diğer konu ise uygulanan fiyatların seviyeleridir. Kendi adıma konuşacak olursam şu an geçerli olan fiyatlarımız, geçen sene doların 13 liralara yaklaştığı seviyedeki fiyatlarımız. Dolar 17-18 olduğunda da artış yapmadık, asgari ücret %50 arttığında da yapmadık, elektrik %130 doğalgaz %50 zamlandığında da artış yapmadık (ki elektrik ve doğalgaz kavurmanın ana masraf kalemleridir), kiramız arttığında da artış yapmadık. Yukarıda bahsettiğim ideal dünya ve ideal ekonomide üreticiler maliyet artışlarını fiyatlarına günü gününe yansıtırlar ve fiyat hesaplarını bu maliyetler üzerinden yaparlar. Bizim durumumuzdaki ekonomilerde ise maalesef işler böyle yürümez çünkü üreticiler, tüketicilerinin alım gücünü de göz önüne almak ve özellikle böyle buhran dönemlerinde ellerinden geldiğince fedakarlıkta bulunmak zorundadırlar. Haliyle de kdv şu kadar düşmüş, ürünün fiyatı da bu kadar düşmezse art niyet var sonucuna varmak biraz vicdansızlık olur kanımca.
Özetleyecek olursam, yeni kdv oranı öncesi hatta yaklaşık son bir iki yıldır farklı farklı platformlarda defalarca tekrar tekrar söylediğim ve anlattığım üzere tüketicilerin en nihayetinde kontrol etmesi gereken şey nihai fiyattır. Bunun ötesindeki tüm konular algıya yönelik hareketlerdir. Kdv inmiş inmemiş, kampanya olmuş, vay indirim verilmiş, vay şu olmuş vay bu olmuş… Tüm bunlar işin sosudur. İşin aslı bir malı alırken kaç para ödediğimizdir.
Yukarıdaki örnekle sonuçlandıracak olursam, 100 lira+kdv etiketli bir malı 108 değil 101 lira yapsalar bile aynı ürün başka bir yerde 70 liraysa ben aldığım fiyata bakarım. 100 lira etiketli ürün %25 indirim kampanyasıyla 75 lira yapılıyorsa ama aynı ürün başka yerde kdv indirimi, kampanya vs olmadan hala 70 liraysa ben aldığım fiyata bakarım. Bu nedenle konu ister kahve olsun ister mobilya ister elbise olsun, yılın 365 günü durmaksızın yapılan indirimlere, kampanyalara değil sonunda cebimizden aynı ürün için kaç lira çıkacağına bakmak tüketici olarak kendimizi korumanın en emin yoludur.