Bendeniz de çoğu paketi atamıyorum. "Sen bu pakete baktığında boş bir ambalaj görüyorsun, ama bu paketin içinde anılarım var." modundayım. Bazılarını uzun süre kutuya dahi kaldırmıyorum, ortada durmalarından mutlu oluyorum. Mesela kitaplığın alt gözünde Baristatus El Salvador Gesha paketi var, bir-iki aydır duruyor orada. Bakınca ilk içtiğim Gesha oluşunu, beni şaşırtışını hatırlıyorum. O kahveyi aldığım günü, tattığım günü, o günlerde nasıl bir ruh hali içinde olduğumu hatırlıyorum... da yukarıda okudum
@hasimsolmaz ağabeyimiz bayağı farklı bir boyuta taşımış paket işini, hürmetler giggle:
Bu vesileyle yukarıdaki goygoya da henüz bugün yaşamış olduğum bir olayı paylaşarak katılayım müsaadenizle.
"Türk kahvesi ister misin?" soruma "Senin öğüttüğünden değil, o benimkinden demle" cevabı alıp bir kavanozda belki de aylardır bekleyen öğütülmüş Kurukahveci Mehmet Efendi kahvesine yönlendirildim.
Efenim, bendeniz de ne yapayım, el mecbur, gidip Malezya'dan gelen, özel olarak portakal kabuklarıyla kurutulma işlemine tabii tutulmuş çok sınırlı bir üretimin eseri Kolombiya kahvesi ile üzüm-çikolata tadım notlu Kongo kahvesini harmanlayıp öğüttüm; önceden ısıttığım cezve içerisinde 8:70 oran ile ılık su koyarak başlattığım demlemeyi, köpük doygunluğa ulaştığında daha önceden ısıttığım kahve fincanına 45° açıyla dökerek demlemeyi sonlandırdım ve gidip servis ettim. Çünkü YOLO giggle: