@teyyaredenkahve, henüz Mara X V2 ile bir hafta geride kaldı. Yine de bu makine hakkında okuduklarımı ve kullanım sırasında edindiğim izlenimlerimi buraya karalamamda fayda var:
Yorumlarım:
- E61 büyük kütleye sahip, dolayısıyla ısıl ataleti yüksek. Yani geç ısınıp geç soğuyor. PID kontrol ya da basit aç-kapa kontrol yöntemlerinin ısıl atalete etkisi olmuyor. Dolayısıyla Mara X gibi başarılı bir kontrol sistemine sahip olsa bile, E61' in soğuması da ısınması gibi zaman alıyor. Diğer bir deyişle, cooling flush ihtiyacı Mara X' de tamamen ortadan kalktı diye bir durum yok.
- Makinenin kontrol mantığına ve ısıl ataletine uygun bir iş akışı kurgulanırsa, vaat edilen sıcaklık stabilitesini yakalamak hiç sorun değil.
- Örneğin makine (I) konumundayken bir fincan sütlü içecek için kurguladığım iş akışı adımlarımı aşağıya yazayım:
1- Makineyi yarım saat önceden açarak ısıt,
2- Yarım saat içinde, kazan basıncının 0.5 bar civarında sabitlendiğini göreceksin,
3- 1 saniyeliğine demleme kolunu aç ve kapat ki ısıtıcı devreye girip buhar yapmaya başlasın,
4- Kazan basıncı artarken kahveni öğütüp dozajını yap, wdt ve tamping işini bir dakika içinde hallet,
5- Portafiltreyi makineye takarken kazan basıncının 1 bar seviyesine çıktığını göreceksin,
6- Bardağını ve tartını portafiltrenin altına yerleştir. Tartıyı sıfırla. Kolu kaldır ve shot almaya başla.
7- Shot alırken kazan basıncı 1.5 bar seviyesine çıktığı için istersen süt köpürtebilirsin.
8- Shot aldıktan sonra süt köpürtmeyi tercih edersen, kazan basıncı 2 bar seviyesinde oluyor. Buhar gücü bu noktada zirve yapıyor.
Toparlamak gerekirse, Mara X' den verim almak için iş akışını makinenin doğasına uygun bir şekilde kurgulamak gerekiyor. Aynı fiyat klasmanındaki çift boilerli Elizabeth modelinin iş akış kurgusuna bu kadar duyarlı olduğunu sanmıyorum. Hatta buhar kazanı ve espresso kazanı arasında selenoid valfli bir hattın olmasının, makinenin dinamizmini artırdığını tahmin ediyorum. Diğer bir deyişle kullanıcının taleplerine çok hızlı yanıt verme potansiyeline sahip. Sadece espresso içen bir ev kullanıcısı dahi bu sistemin nimetlerinden yararlanabilir.
- Evvela makinenin sağında bulunan iki konumlu şalterden bahsedeyim. Şalteri (I) konumuna alınca makine bilindiği üzere buhar öncelikli moda geçiyor. Bu modun en önemli özelliği; demleme kolunu yukarı kaldırıp pompayı çalıştırdığınız anda ısıtıcının devre girmesi ve kazan basıncının 2 bar seviyesine gelinceye kadar ısıtmaya devam etmesi. Ben genellikle süt içerikli cortado ve flat white arası kahveler tüketen birisi olduğum için, (I) modunda kullanıyorum.
- Söz konusu şalteri (0) konumuna alırsak, makine kahve öncelikli moda geçiyor. Bu modun en önemli özelliği; demleme kolu yukarı alınıp pompa çalıştırıldığında ısıtıcının hemen devreden çıkması. Böylece espresso shot alırken, grup başlığından gelen suyun aşırı ısınması riski azalmış oluyor. Ancak shot aldıktan hemen sonra ısıtıcı devreye girdiği için, sütlü içecek hazırlamak için kabaca shot alma süresi kadar fazladan beklemek gerekiyor. (0) modunu pek kullanmadığım için, ısıtıcı kazan basıncı 2 bar seviyesine çıkıncıya kadar devrede kalıyor mu emin değilim. Muhtemelen kazan basıncından çok grup başlığına gidecek suyun sıcaklığını kontrol etme odaklı bir kontrol mantığı çalışıyordur. (0) modunu önümüzdeki hafta boyunca kullanmayı ve (I) ile olan farkını iyice anlamak istiyorum.
- Bu arada makinenin ısıtıcısının çalışıp çalışmadığını, makinenin bağlı olduğu wifi priz uygulaması üzerinden takip ederek görebildiğimi söylemeliyim.
Yorumlarım:
- E61 büyük kütleye sahip, dolayısıyla ısıl ataleti yüksek. Yani geç ısınıp geç soğuyor. PID kontrol ya da basit aç-kapa kontrol yöntemlerinin ısıl atalete etkisi olmuyor. Dolayısıyla Mara X gibi başarılı bir kontrol sistemine sahip olsa bile, E61' in soğuması da ısınması gibi zaman alıyor. Diğer bir deyişle, cooling flush ihtiyacı Mara X' de tamamen ortadan kalktı diye bir durum yok.
- Makinenin kontrol mantığına ve ısıl ataletine uygun bir iş akışı kurgulanırsa, vaat edilen sıcaklık stabilitesini yakalamak hiç sorun değil.
- Örneğin makine (I) konumundayken bir fincan sütlü içecek için kurguladığım iş akışı adımlarımı aşağıya yazayım:
1- Makineyi yarım saat önceden açarak ısıt,
2- Yarım saat içinde, kazan basıncının 0.5 bar civarında sabitlendiğini göreceksin,
3- 1 saniyeliğine demleme kolunu aç ve kapat ki ısıtıcı devreye girip buhar yapmaya başlasın,
4- Kazan basıncı artarken kahveni öğütüp dozajını yap, wdt ve tamping işini bir dakika içinde hallet,
5- Portafiltreyi makineye takarken kazan basıncının 1 bar seviyesine çıktığını göreceksin,
6- Bardağını ve tartını portafiltrenin altına yerleştir. Tartıyı sıfırla. Kolu kaldır ve shot almaya başla.
7- Shot alırken kazan basıncı 1.5 bar seviyesine çıktığı için istersen süt köpürtebilirsin.
8- Shot aldıktan sonra süt köpürtmeyi tercih edersen, kazan basıncı 2 bar seviyesinde oluyor. Buhar gücü bu noktada zirve yapıyor.
Toparlamak gerekirse, Mara X' den verim almak için iş akışını makinenin doğasına uygun bir şekilde kurgulamak gerekiyor. Aynı fiyat klasmanındaki çift boilerli Elizabeth modelinin iş akış kurgusuna bu kadar duyarlı olduğunu sanmıyorum. Hatta buhar kazanı ve espresso kazanı arasında selenoid valfli bir hattın olmasının, makinenin dinamizmini artırdığını tahmin ediyorum. Diğer bir deyişle kullanıcının taleplerine çok hızlı yanıt verme potansiyeline sahip. Sadece espresso içen bir ev kullanıcısı dahi bu sistemin nimetlerinden yararlanabilir.