Kahve kanserojen mi?

Bugün gördüğüm bir habere göre kahvenin kavrulması aşamasında oluşan kimyasal bileşiklerin insan sağlığına tehdit oluşturmadığını kanıtlayamadıklarını söylenmiş.

Özellikle Starbucks gibi büyük firmaların kahvelerinde bulunan "Akrilamid" maddesinin toksik ve kanserojenik olduğu ifade edilmiş.

Bu konu hakkında bilgisi olan arkadaşlarımız bu konuyu aydınlatırsa sevinirim.

Haberi gördükten sonra bende bir araştırmak istedim. Zaman olup okumak isteyen olursa burada ilişkisi ve zararları anlatılıyor. Burada ise ilgili araştırmanın kısa özeti mevcut. Kavurma ve çeşitlerin bu madde ile bağlantısı yazıyor.

@MrHesap hocam teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla birçok gıda maddesinde de 120 derece üzerinde meydana gelen Maillard reaction nedeniyle akrilamid kanserojen olabiliyor. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta " 0.5 microg/kg of body weight per day" ifadesi yani günlük dozun kilo başına oranına bağlı. "One single cup of coffee (160 ml) delivered on average from 0.45 microg acrylamide in roasted coffee to 3.21 microg in coffee substitutes. " Bu cümleden 160 ml'nin üstüne çıkılmaması gerektiğini anlıyorum ancak birçoğumuz bunun üstünde kahve içiyoruz. Bir başka çıkarım ise kavrulma derecesi, kahve türü ve içeriği ile alakalı. Bunların hepsine bağlı olarak her şeyin fazlası zarar anlayışı bir kez daha doğrulanmış oluyor.

Akrilamid "üçü bir arada"larda bulunmuyor muydu?

hacitalha' Alıntı:

Akrilamid "üçü bir arada"larda bulunmuyor muydu?

Genişletmek için tıkla ...

Kavrulmuş kahveden yapıldığı için evet. Ama onlarda akrilamide kadar neler neler var..

Konu önemli. Bilgilendirmeler için teşekkürler.

ozgenc' Alıntı:

@MrHesap hocam teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla birçok gıda maddesinde de 120 derece üzerinde meydana gelen Maillard reaction nedeniyle akrilamid kanserojen olabiliyor. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta " 0.5 microg/kg of body weight per day" ifadesi yani günlük dozun kilo başına oranına bağlı. "One single cup of coffee (160 ml) delivered on average from 0.45 microg acrylamide in roasted coffee to 3.21 microg in coffee substitutes. " Bu cümleden 160 ml'nin üstüne çıkılmaması gerektiğini anlıyorum ancak birçoğumuz bunun üstünde kahve içiyoruz. Bir başka çıkarım ise kavrulma derecesi, kahve türü ve içeriği ile alakalı. Bunların hepsine bağlı olarak her şeyin fazlası zarar anlayışı bir kez daha doğrulanmış oluyor.

Genişletmek için tıkla ...

Hocam günlük belli bir ml hesaplamak zor araştırmayı yapan kişilerin araştırmayı yaptıgı kahve çekirdeği starbucks gibiyse mesela değerler tamamen değişebilir

Yahu benim çocuğun dediği gibi,

Baba eğlenceli ve lezzetli ne kadar yiyecek varsa hepsi güzel.

Güzel olmayanlarda zaten benim için değil?

Bir kahve keyfimiz var.

Onunda üstüne limon sıkıyorsunuz.

O halde Türk kahvesi içenlerde bu kanser oranın daha yüksek olması gerekmiyor muydu? Bildiğim kadarıyla çekirdeği en fazla kavrulan hatta çifte kavrulan :-) kahve Türk kahvesi.

turkishstellar' Alıntı:

O halde Türk kahvesi içenlerde bu kanser oranın daha yüksek olması gerekmiyor muydu? Bildiğim kadarıyla çekirdeği en fazla kavrulan hatta çifte kavrulan kahve Türk kahvesi.

Genişletmek için tıkla ...

espresso içenlerin durumuda fena kahvenin nekadar zehri varsa hepsi finca akıyor

Co

turkishstellar' Alıntı:

O halde Türk kahvesi içenlerde bu kanser oranın daha yüksek olması gerekmiyor muydu? Bildiğim kadarıyla çekirdeği en fazla kavrulan hatta çifte kavrulan kahve Türk kahvesi.

Genişletmek için tıkla ...

cifte kavrulma filtre kahve ayarinda kavruluyor o kadar koyu degil.

Genel olarak şunu soyleyeyim her cekirdek cok da az da kavrulabilir. Türk kahvesi, espresso, filtre demlemeler icin de olsa kahveyi az kavrulmus da sevebilirsiniz cok kavrulmus da.

Akrilamid kanserojendir ama kahvenin icerisinde ciddi miktarda antioksidan da vardir.

Kanser olmak istemiyorsaniz, basit karbonhidratlardan ve şekerden uzak durun.

Kahve tükettiğimiz birçok kanser yapici yiyecek ve etkenden cok daha masum, bosuna moralinizi bozmayin.

MrHesap' Alıntı:

Zaman olup okumak isteyen olursa burada ilişkisi ve zararları anlatılıyor.

Genişletmek için tıkla ...

Bu linkte yer alan dikkate değer bazı noktalar:

• İnsanlarda akrilamid alımı ve kanser arasında doğrudan bir bağlantı henüz kanıtlanmamış. Deneyler hayvanlar üzerinde ve aşırı yüksek dozlarda gerçekleştirilmiş.
• Kahve içmenin kanser riskini artırdığı gözlemlenmemiş. Hatta kahve tüketmenin bazı kanser türlerine yakalanma riskini azalttığı görülmüş. Örneğin, bir çalışmada, günlük kahve tüketimini 2 fincan arttıran kişilerin karaciğer kanserine yakalanma olasılıklarının %40 azaldığı görülmüş.
• Kahve içmenin daha uzun yaşam ve birçok hastalık riskinin azaltılması gibi yararları var.
• Akrilamid tüketiminden tamamen kaçınmak mümkün değil. Ancak şu anda Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu tarafından önerilen maksimum maruz kalma seviyelerinden daha az akrilamid tüketiyoruz.

Şu noktayı atlamayalım

They also noted that acrylamide levels peak early in the heating process and then decline. So lighter colored coffee beans have more acrylamide than darker ones that are roasted longer.

Yani kahve kavruldukça akrilamid seviyesi ilk baştaki seviyelere göre düşüyor.

Bu konu ile ilgili sonuca ulaşmış bilimsel bir çalışma yok.
Sadece kahve için geçerli değildir; brokoli, patates, mısır gevreği, soğan, havuç, et, ekmek, ... diye gider kapsamı.

Doğada yetişip insan mudahelesine maruz kalmadan kanserojen olan bir forma ben henüz rastlamadım, ya da duymadım, kahvenin de kendi başına kanserojen olma durumu sanmıyorum ki olsun fakat nasıl yağı kızartıp kimyasına dışarıdan müdahale edip ortaya kanserojen maddeler çıkartabiliyorsak aynısını kahvenin islenisi içinde geçerli sayabiliriz decaf kahve prosesinde kimyasal uygulanması olabilir ya da kahvenin kömür gibi kavrulmasi vs.

Kahve ve kanser ilişkisini anlatan bir kaç makaleden derlediğim kısa bir özet konu hakkında.

Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu’nun (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merkezi araştırıcılarından Hülya Ölmez ve ekibi tarafından yapılan bu araştırmada (122) tesadüfi yöntemle ev yemekleri, kavrulmuş çerezler, ekmek ve fırıncılık mamülleri, cipsler, kahve, bisküvi, kraker, çikolata, bebek mamaları, patetes kızartmaları, geleneksel Türk tatlıları, pekmez, ızgara, kebap, döner ve köfte gibi geleneksel gıdalardan örnekler alınmıştır. 9 ay süren çalışmasının sonunda bu gıda ürünlerinin akrilamid düzeyleri tespit edilmiş ve dikkat çekici sonuçlar çıkmıştır. Dr. Hülya Ölmez’in yaptığı bu araştırmanın sonuçları Tablo 2.2’de verilmiştir. Tablo 2.2. Ölmez ve ark.’nın gıda kaynaklı akrilamid analiz sonuçları GIDA MADDESİ AKRİLAMİD (µg/kg)
Pirinç pilavı Ölçülebilir değerin altında
Tahin helvası Ölçülebilir değerin altında
Kebap,döner,ızgara Ölçülebilir değerin altında
Çavdar Ekmeği Ölçülebilir değerin altında
Beyaz ekmek (kabukta) 40-160
Kızarmış ekmek (hazır) 200
Hazır çorbalar 40-60
Tulumba tatlısı 40-45
Bebe bisküvisi 400-600
Bisküvi 70-130
Kraker 70-200
Kahvaltılık gevrekler 80-350
Ekmek 40-160
Kızarmış ekmek 90-1430
Sade kek 150-400
Zencefilli kek 1070-1410
Bisküviler 260-1450
Krakerler 180-420
Çeşitli fırıncılık ürünleri 230-3200
Kahvaltılık tahıllar 30-1400
Bebek bisküvileri 150-610
Patetes kızartması 330-3700
Kahve (bir bardakta) 25

Aşagıdaki resimdeki değerlerde Avrupa Gıda Güvenliği Ajansının(EFSA) 2009 yılında yayınladığı sonuçlar