Hocam pek çok kriter var. Yukarıda saydıkların ilk etapta akla gelenler ama asıl akla gelmeyenler bence daha önemli ve belirleyici. Bunların başında da kavurucunun müşteri profili/hacmi ve satış kanalları geliyor. Puandır, varyetedir, hasattır, tadımdır gibi tüm kahve severlerin önem verdiği konuları şimdilik bir yana koyalım (önemsizler demiyorum asla yanlış anlaşılmasın), işin basit matematiğine bakalım. Kimse sonunda zarar edeceği bir projeye girmek istemez. Kendimizden çok dürüstçe örnek vereyim. Geçen sene mesela Damo'yu koyduk. Ben bizden Damo alıp beğenmeyen birine rastlamadım. Olduysa da sağ olsun bize veya forumlara yazmadı
Buraya kadar her şey güzel hoş ama bir de şu yanı var. Aldığım Damo'nun herhalde en az yarısını ben içmişimdir çünkü fiyatı ortada. Piyasa giriş fiyatı 35 dolar civarıydı. Çuvalı kabaca bin dolar. Ben alırken dedim ki "ya satılmazsa da ben içerim". Kur tabi bugüne göre çok düşüktü. Delikanlılık daha kolaydı
Şimdi bu seviyede bir çekirdeği alıp koyduğunda 250 gramına minimum 300-350 lira etiket koyuyorsun ya da aslında 450 ama bak indirim yapıyorum da 350 veriyorum falan diyorsun. E bu çok para alan zor çıkar diye gidip 90-100 gram seçeneği sunuyorsun. Bakıyorum bazen 50-60 grama kadar iniyor sunum seçenekleri. Ben 10 kiloluk Besca ile kavuruyorum. Bir seferde 8 kilo civarı çekirdek atıyorum. Kavrulmuş kabaca 7 kilo alıyorum diyelim. Bu kahveyi kaç günde satacağım? 100 gram 100 gram biter mi 7 kilo kahve? Bitmez, bitmiyor. E peki sen gramına 1.5 lira civarı para verdiğin kahve 15-20 gün 1 ay önce kavrulmuş olsun ister misin? İstemezsin. E ne oluyor? Kavuruyorum bir haftada giden gidiyor, kalanı içiyorum
Haliyle benim profilime zor geliyor, ağır geliyor. Kendim içeyim, satılanı satılır diye alıp kavuruyorum kavurursam.
Bunu sadece Damo, Yaye veya muadilleri için de düşünme. Başka bir örnek vereyim. X bir single origin kahveyi kimi diyor ki bana medium kavur, kimi diyor ki bana bunun espressosunu kavur. Ne kadar bir kahveden bahsediyoruz? 250 gram. Geçen aynı muhabbet oldu. Espresso kavrum niye çok az diye konuşuldu. Az çünkü fizibilitesini yaptığında zarar yazıyor. Şimdi tabii diyebilirsiniz ki ama yapanlar var. Ben de görüyorum. Sipariş üzerine kavuruyoruz, aynı gün yolluyoruz falan diye cayır cayır reklam yapıyorlar. Ben yıllardır bu işi yapıyorum. Bilmem kaç tür çekirdekle bunu yapabilecek bir sistem kurmanın mümkün bir yolunu bulamadım. Hadi diyelim ki atıyoruz Ikawa'ya kavuruyoruz 100 gram 100 gram. Günde kaç kez kahve kavuracağım? Kaç kişinin siparişini alacağım, ona göre kavuracağım, aynı gün yollayacağım? Maalesef sektörel sıkıntıların başında bence bu dezenformasyon geliyor.
Haliyle kavurucunun seçimdeki ilk kıstası o kahveyi satıp satamayacağı, aldığı çuvaldan zararla çıkıp çıkmayacağı oluyor. Ben bunu satarım dedikten sonra yukarıda saydıkların tabii ki seçim kriterleri. Yurt dışı kavurucuları mesela sık sık konuşuyoruz. İçlerinde gerçekten örnek alınacak şöyle iyi böyle iyi kavurucular dediğimiz firmaları konuşuyoruz ama şunu atlamamak lazım. Adamlar 250 gram kahveye 20-25 euro koyduğunda kimse fiyatını tartışmıyor orada. Ülkelerinin alım gücü bizimkiyle kıyaslanamaz. Aynı çekirdeği burada 250 gramı 400-500 lira kilosu 2000 lira dediğinde çok özel bir müşteri profiline sahip olman lazım. Kuvvetle muhtemel çok iyi yerlerde kafe zincirin olması lazım. İşin bir de bu yönü var. Bunları genelde insanlar konuşmayı sevmiyorlar, konuşmanın marka değerlerine zarar vereceğini düşünüyorlar ama eğriye eğri doğruya doğru.