Çayın da kahve gibi birçok türü var. Türkiye'de dikilen türü hakkında bilgim yok. Terrior'un da buna etkisi olabilir. Doğu Karadeniz'deki ekosistem 100 yılla sınırlandırıyor olabilir. Ama biz ilk çay ağaçlarını dikeli daha 100 yıl olmadı. Ömürlerinin 100 yıl olduğuna nasıl karar verdiler bilemedim.
Fakat diğer çaylarda özellikle PuErh çayında GuShu olarak tanımlanan ağaçlardan toplanan çaylar çok daha yüksek fiyatlara satılıyor. GuShu, ancient tea tree demek ve ağacın yaşlılığını tanımlıyor. Diğer tanımlamalar da var:
Xiao Shu: 0-50 yaşındaki, küçük çay ağacı (small tea tree)
Zhong Shu: 50-100 yaşındaki, orta boy çay ağacı (medium tea tree)
Da Shu: 100-200 yaşındaki, büyük çay ağacı (big big tea tree)
Gu Shu: 200-1000+ yaşındaki, antik/yaşlı çay ağacı (ancient tea tree)
GuShu çay ağaçlarından toplanan çaylarının rağbet görmesi ise daha kaliteli çay verdiğinin düşünülmesi. Bu ağaçlar daha derin kökleri sayesinde topraktan daha fazla mineral ve besine ulaşacaktır. Yaşlı ağaçların büyüme hızı azaldığından yaprakları olgunlaşana kadar topraktan alacağı maddeler için daha fazla zamana sahip olacaktır. Bir de yaşlı ağaçların ticari dikilmiş değil doğal ortamında kendiliğinden türemiş olması da ilgi kaynağı.
Çaykur'un "toz, tomurcuktan (tea bud) geliyor" iddiası bana inandırıcı gelmedi. Çünkü çayın tomurcuk kısmı yapraklardan çok daha dayanıklı. Sadece tomurcuktan elde edilen çaylar var ve bunların suya dayanıklılığı daha fazla olduğu için demleme süreleri daha uzun tutuluyor. Örneğin genel olarak beyaz çay için ilk demleme 20 sn olarak önerilirken, sadece tomurcuktan üretilen silver needle beyaz çay 45 sn ilk demleme öneriliyor.
Çaydaki tozların büyük kısmı yaprakların kırılmasından ve çay dışındaki şeylerin makineler tarafından çay toplanırken çaya karışmasından kaynaklanıyor. Tabi yine de kişinin damak zevki. Eleyip/yıkayıp yada yıkamadan, hangisini daha çok beğeniyorsanız öyle demleyin tabi.
Türk çayının en doğal çay olduğu iddiası da inandırıcı değil. Neden derseniz; eğer o kadar doğal olsaydı, zaten kendiliğinden ürerdi, başka ülkeden fide getirip dikmezdik. Bana kalırsa kendi malını övme durumu mevcut.
Örneğin Çin'de doğal ortamda sıkı kontrollerle korunan bölgeler mevcut. Bu dağlarda doğal ortamında kendiliğinden gelişmiş çay ağaçları bulunan ormanlar devletin malı, fakat bu yörede yaşayan ve nesillerdir çay üreten çiftçilere - koyduğu kurallara, ilaçlama yasağı, sadece tomurcukların toplanması vs. göre - çay toplama hakkı tanıyor.
Üzerine kar yağan çay ağacı mı daha doğal 500 yıldır dağlarda ormanlarda yaşayan çay ağacı mı daha doğal sorusunu herhalde sadece ticari çıkarı olanlar o yönde cevaplar.