- Katılım
- 28 Nis 2017
- Konum
- İstanbul
İnce mesajKime gore, neye gore ucuz. Bende su an bir esperanza gesha natural iciyorum. Bir cok yere gore ucuz valla
İnce mesajKime gore, neye gore ucuz. Bende su an bir esperanza gesha natural iciyorum. Bir cok yere gore ucuz valla
Ben bunu tanıyorumBir gün, kafe içindeki herkesin gözleri önünde, gerçek bir kahve uzmanı gelip "sözde uzman"ın saçmalıklarını çürüttü. Konuşma konusu kahve olunca "sözde uzman" sus pus oldu. Çünkü gerçek bilgi ile sahte iddialar arasındaki farkı artık herkes görmüştü.
@teyyaredenkahve @pepukkahveİncinen ben değilim ya sadece şunu gördüm kahvelernette sadece forum altyapısının kuralları var, normal forum kurallarını göremedim, bu da olmayınca bazıları gereksiz mağduriyet yaratıp alkış destek bekliyor, olmayınca da çirkinleşiyor, en kısa zamanda bir forum kuralları düzenlenmesi lazım yoksa devamı gelecek.
BASED ON A TRUE STORY... Olaylar biraz dramatize edilmiş olabilir
Her şey hazırdı... O gün kahve kavuracaktı... Kavurma makinesi hazırlandı, yeşil çekirdekler itina ile ayıklandı, tartıldı ve büyük an yaklaşmıştı... Yeşil çekirdekleri kaba doldurdu ve arkasına dönerken olacaklardan habersizdi... bir anda doldurduğu kap ıslak lavabonun içine düştü ve yeşil çekirdekler kaybettikleri nemlerine kavuştular.. panik olan ev kavurucusu ıslak yeşil çekirdekleri lavabodan toplamaya çalışırken her şey daha da kötüye gitti... çekirdekler lavaboyu tıkadı... kurtardığı kahveler ise kavrulamaz hale gelmişti... o günden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı... içi yana ev kavurucusu o gün sadece 1 bardak kahve demledi ve bir daha da görünmedi...
Bayağı iyi yazmış, son cümleye kadar adam ne yazmış bee diyordum Bunları internetteki bir kitaptan alıntılayıp mı yazıyor acaba? Kendisi yazmıyor herhalde.Tabii ki, işte "Barista Korkutan Küçük Hikayeler" temalı yazınıza başlangıç:
---
Kahve kokusuyla dolu kafelerin samimi atmosferinde, herkes içtiği kahvenin tadını çıkarırken, aralarında kendini kahve uzmanı sanan ama aslında sadece amatör bir demleyici olan biri vardı. Bu "sözde uzman" kahve hakkında sadece birkaç temel bilgiye sahip olmasına rağmen, kendi isteklerini söylemeden, kavurucuların bir müneccim gibi bileceğini düşünürdü.
Kavurucuların farklı tat profillerine nasıl ulaşacağını sırf duymuş gibi anlatır, adeta kahve dünyasının en gizli sırlarına vakıf olmuş gibi takılırdı. Bir yandan da kendi kahvesini yudumlarken, "Kavrulma derecesi düşük olsa gerek, içimdeki çiçek notalarını alıyorum" diye cümleler savururdu. Ancak en komiği, kahvesini sipariş ederken bardak altlığının altına gizlenmiş notlardan faydalanarak sipariş verdiğini bilmeyenlerin hayret ifadeleri olurdu.
Durmadan konuşurdu, kahvenin hangi coğrafyada nasıl yetiştiğinden, hangi topraklarda nasıl demlendiğine kadar uzanan bir yelpazede fikirlerini paylaşırdı. Oysaki gerçekte, sadece kahve makinesinin hangi düğmesine basması gerektiğini biliyordu.
Bir gün, bu "sözde uzman" sahiden değişik bir tat profili yakalayarak masasındakilere hava atmaya kalktı. Ancak bir bakıldı ki, kahvesinin yanındaki kurabiye tabağının altına sıkışan notu unutmuş. Elbette kimse yüzüne vurmazdı ama içlerinden biri dayanamayıp gülümsedi. Gözleri yaşarırcasına kurabiye tabağını karıştırırken, "Sanırım çiçek notaları yerine unutkanlık notalarını yakaladınız" dedi.
Zamanla "sözde uzmanı"nın mağduru oynamaya olan ilgisi arttı. Bir dert anlatımı başladı mı, dinleyenleri adeta kahve çekirdekleri gibi titretir, duygusal destek beklerdi. Ancak alkışları ve "Üzülme, her şey düzelecek" cümleleri gelmeyince, masum bakışlarını çirkin yüz ifadelerine dönüştürürdü.
Bir gün, kafe içindeki herkesin gözleri önünde, gerçek bir kahve uzmanı gelip "sözde uzman"ın saçmalıklarını çürüttü. Konuşma konusu kahve olunca "sözde uzman" sus pus oldu. Çünkü gerçek bilgi ile sahte iddialar arasındaki farkı artık herkes görmüştü.
Sonuçta, kahve sadece bir içecek değil, samimiyetin ve paylaşımın da simgesiydi. Kahve hakkında az bilgi sahibi olmanın, büyük bir kahve aşığı olmanın önünde hiçbir engel değildi. Herkes kendi kahvesini en iyi şekilde yaşardı, gerisi yalnızca sallantılı kahve fincanındaki boş laflardı.
ChatGpt maşallahı var ya
Bu gerçekten tam bir kabus ya bir çok kez başıma geldi ve 100 ml. ekledikten sonra Karafa baktığımda tartının bozuk olabileceğini düşünüp gerçeği farketmemdeki o göz açılış ve HHAAYYYIIIIIRRRRR nidasıyla tezgaha kapanmam.... Why Mr. Anderson Whhhyyy.."Ev baristası o gün çok mutluydu; hayli yüksek ücret ödeyip uzun zamandır beklediği Panama Geisha çekirdeğinin degassing süresi de dolmuştu. Isıtıcısını 94 dereceye ayarladı, filtresini bir güzel ıslattı. 24 klikte öğüttüğü kahvesini filtreye yerleştirip ilk 100 mililitrelik eklemesini yaptığında kalbinin hızlandığını farketti. Bir şeyleri yanlış yaptığını anladı aniden. Karaftaki suyu dökmeyi unutmuştu. Halbuki ne de güzel ısıtmıştı dripperi bolca suyla..."
Bilemiyorum bunu nerede paylaşmak gerekirdi ama paylaşmadan edemeyeceğim için buraya atayım bari.
O şimdi asker canı gesha isterBu konu eğlenceliydi bu arada @nuclearmoonrise nerede? Uzun zamandır sesi çıkmıyor.
Kıymaya slow feed o kadar yakışmıştı ki sanki damakta wagyu varmiscasina eriyordu,düşük gövde, belirgin ve net et notası.İsin daha güzel yanı onca kilo kıymadan sonra değirmenin seasoning i galiba tamamlanmışı.Kurban Bayramı'nın gelişiyle birlikte demlemecinin yüzünde güller açmıştı. Nihayet doya doya et yiyebileceği, her gün et yiyor diye garipsenmeyeceği günler gelip çatmıştı. Eşinin ailesiyle ciğer yeyip bayramlaştıktan sonra, bayramlaşmak üzere kendi annesigillere doğru yola çıktılar. Kendi evde pek olmuyor diye bir takım siparişlerini de oraya söylemişti, hem ziyaret hem ziyafet hem ticaretti.
Eve vardığında mutluluğu biraz daha arttı, nitekim yemekte lahmacun vardı. Demlemeci birey lahmacuna bayılırdı. Arkasından değirmenini götüreceği arkadaşında içeceği espressoyu da düşününce mutluluktan uçacak gibi oldu.
"Anacım kargo geldi dedin ya getir de bir açıyim, mazır filozuma bakıyim."
"Açtım oğlum sağol aldığın için. Aha tezgahta duruyor."
Demlemeci bir tezgahta duran Mazzer Philos'una, bir annesine, bir de elindeki lahmacuna baktı. Lahmacundaki etlerin eşit dağılımının, hayvanın yediği otlara kadar varan tat dağılımının sebebini daha iyi anlamıştı.
Kurban Bayramı'nın gelişiyle birlikte demlemecinin yüzünde güller açmıştı. Nihayet doya doya et yiyebileceği, her gün et yiyor diye garipsenmeyeceği günler gelip çatmıştı. Eşinin ailesiyle ciğer yeyip bayramlaştıktan sonra, bayramlaşmak üzere kendi annesigillere doğru yola çıktılar. Kendi evde pek olmuyor diye bir takım siparişlerini de oraya söylemişti, hem ziyaret hem ziyafet hem ticaretti.
Eve vardığında mutluluğu biraz daha arttı, nitekim yemekte lahmacun vardı. Demlemeci birey lahmacuna bayılırdı. Arkasından değirmenini götüreceği arkadaşında içeceği espressoyu da düşününce mutluluktan uçacak gibi oldu.
"Anacım kargo geldi dedin ya getir de bir açıyim, mazır filozuma bakıyim."
"Açtım oğlum sağol aldığın için. Aha tezgahta duruyor."
Demlemeci bir tezgahta duran Mazzer Philos'una, bir annesine, bir de elindeki lahmacuna baktı. Lahmacundaki etlerin eşit dağılımının, hayvanın yediği otlara kadar varan tat dağılımının sebebini daha iyi anlamıştı.
Bu saka degil mi?Kıymaya slow feed o kadar yakışmıştı ki sanki damakta wagyu varmiscasina eriyordu,düşük gövde, belirgin ve net et notası.İsin daha güzel yanı onca kilo kıymadan sonra değirmenin seasoning i galiba tamamlanmışı.
Her gece kendime aynı soruyu soruyorum. (Benim kısım evet )Bu saka degil mi?