Barista Ürküten Küçük Korku Hikayeleri

Oguzhan

silinmiş kullanıcı
Katılım
20 Ocak 2022
Kaç zaman boyunca, hobisini paylaşabileceği birini bulmak hasreti ile yanıp tutuşan ev baristası kişisi, 6 ay önce tanıştığı hanımefendi aklına her geldiğinde istemsizce gülümsüyordu. Bir araya geldikleri her zaman; yeni ekipmanlardan, 58 mm ve 58,55 mm farkından vs. konuşup 3. nesil cafeleri 'teftiş' ediyorlardı. Hanımefendinin kahve takıntısı her defasında ev baristası kişisini büyülüyordu. Düşünecek pek fazla bir şey kalmamıştı, evlendiler.
Hanımefendinin evlilik hediyesi olarak tek taş yerine Niche Duo istemesi, ev baristasını oldukça keyiflendirmişti. Yeni ev eşyalarına harcayacakları para ile Decent falan aldılar ve çok mutluydular.

Her şey küçük küçük başladı. Ev baristası önce değirmeni temizlemeden bıraktığı için küçük sitemler işitmeye başladı. Daha sonra süt çubuğunda kalan milimetrik bir süt lekesi için bir saat azar işitti. Ember marka aşırı pahalı bardakları temizlemeden uyuduğu gecenin sabahında karşılaşacağı cehennemi bilseydi, acaba ne yapardı?
Yalnız uyandı ev baristası. Mutfaktan homurtular ve temizlik sesleri geliyordu. Kendini hazırladı, gülümsemesini giyindi, derin bir nefes aldı ve "Özür dilerim hayatım" diyerek mutfağa girdi. Azar işitmeye alışmıştı, gülümseyişi bozulmadı, iki saatlik psikolojik dehşetin ardından olan olmuştu, gözleri faltaşı gibi açılmıştı ev baristasının, artık cezalıydı! Hiçbir kahve ekipmanına dokunamayacak, hiç kahve demleyemeyecekti. Kahve içeceği zaman hanımından istemesi gerekiyordu artık. "Neyse, iyi demliyor zaten." diye düşündü ve cezasını kabullendi.
"Bu ekipmanın kıymetini bilmiyorsan, kullanmana da gerek yok!" demişti hayatının anlamı, haklıydı da aslında, yani hak vermeye alışmıştı daha doğrusu ev baristası kişisi. İlk günler, başkasının elinden kahve içmenin konforuyla tanıştı. Ardından işler ağır bir hâl almaya başladı. Hayatının anlamı, gözünün önünde Niche Duo ile oynuyor, Decent ile profil çıkarıyor, yeni çıkan dripperları karşılaştırıyor ve üstüne sohbet açıyordu. Kendisi deneyemediği için sadece "Haklısın aşkım" diyebiliyordu. Eskiden heyecanlandığı yeni kargo bildirimleri, artık kart ekstresinde göreceği rakamlardan başka bir şey ifade etmemeye başlamıştı. Aylarca, yıllarca sadece izlemekle yetindi. Tüm hoşuna giden şeyler gözünün önünde, parmaklarının ucundaydı, ama dokunamıyordu. Ne zaman bu duruma itiraz edecek olsa saatler sürecek olan bir öfke selini üstüne çekiyordu. Vazgeçti, umudunu kaybetti. Kahve köşesinden "Aslında Hario V60, bu yeni dripperlardan daha iyi, di mi aşkım?" şeklinde gelen soruyu duydu. Başını yorgunca kaldırdı, yaşama sevinci tükenmişti, "Haklısın aşkım." dedi... "Haklısın..."
 
Son düzenleme:

eyazman

Yeni Kahvesever
Katılım
22 Nis 2023
Konum
İstanbul/Bahçeşehir
Kaç zaman boyunca, hobisini paylaşabileceği birini bulmak hasreti ile yanıp tutuşan ev baristası kişisi, 6 ay önce tanıştığı hanımefendi aklına her geldiğinde istemsizce gülümsüyordu. Bir araya geldikleri her zaman; yeni ekipmanlardan, 58 mm ve 58,55 mm farkından vs. konuşup 3. nesil cafeleri 'teftiş' ediyorlardı. Hanımefendinin kahve takıntısı her defasında ev baristası kişisini büyülüyordu. Düşünecek pek fazla bir şey kalmamıştı, evlendiler.
Hanımefendinin evlilik hediyesi olarak tek taş yerine Niche Duo istemesi, ev baristasını oldukça keyiflendirmişti. Yeni ev eşyalarına harcayacakları para ile Decent falan aldılar ve çok mutluydular.

Her şey küçük küçük başladı. Ev baristası önce değirmeni temizlemeden bıraktığı için küçük sitemler işitmeye başladı. Daha sonra süt çubuğunda kalan milimetrik bir süt lekesi için bir saat azar işitti. Ember marka aşırı pahalı bardakları temizlemeden uyuduğu gecenin sabahında karşılaşacağı cehennemi bilseydi, acaba ne yapardı?
Yalnız uyandı ev baristası. Mutfaktan homurtular ve temizlik sesleri geliyordu. Kendini hazırladı, gülümsemesini giyindi, derin bir nefes aldı ve "Özür dilerim hayatım" diyerek mutfağa girdi. Azar işitmeye alışmıştı, gülümseyişi bozulmadı, iki saatlik psikolojik dehşetin ardından olan olmuştu, gözleri faltaşı gibi açılmıştı ev baristasının, artık cezalıydı! Hiçbir kahve ekipmanına dokunamayacak, hiç kahve demleyemeyecekti. Kahve içeceği zaman hanımından istemesi gerekiyordu artık. "Neyse, iyi demliyor zaten." diye düşündü ve cezasını kabullendi.
"Bu ekipmanın kıymetini bilmiyorsan, kullanmana da gerek yok!" demişti hayatının anlamı, haklıydı da aslında, yani hak vermeye alışmıştı daha doğrusu ev baristası kişisi. İlk günler, başkasının elinden kahve içmenin konforuyla tanıştı. Ardından işler ağır bir hâl almaya başladı. Hayatının anlamı, gözünün önünde Niche Duo ile oynuyor, Decent ile profil çıkarıyor, yeni çıkan dripperları karşılaştırıyor ve üstüne sohbet açıyordu. Kendisi deneyemediği için sadece "Haklısın aşkım" diyebiliyordu. Eskiden heyecanlandığı yeni kargo bildirimleri, artık kart ekstresinde göreceği rakamlardan başka bir şey ifade etmemeye başlamıştı. Aylarca, yıllarca sadece izlemekle yetindi. Tüm hoşuna giden şeyler gözünün önünde, parmaklarının ucundaydı, ama dokunamıyordu. Ne zaman bu duruma itiraz edecek olsa saatler sürecek olan bir öfke selini üstüne çekiyordu. Vazgeçti, umudunu kaybetti. Kahve köşesinden "Aslında Hario V60, bu yeni dripperlardan daha iyi, di mi aşkım?" şeklinde gelen soruyu duydu. Başını yorgunca kaldırdı, yaşama sevinci tükenmişti, "Haklısın aşkım." dedi... "Haklısın..."
Etkilendim resmen...
 

Teomanak

Tebrikler - Rütbeni Kendin Seç?
Katılım
22 Haz 2022
Konuyu gorunce bende ufak bir hikaye birakim.

Yaklasik 1 sene once anneme nescafeyi biraktirmak icin bir tane sdc400 bir tane de eureka filtro aldim.

Gecenlerde saat sabah 8 de bir anda beni aradi;
-Gunaydin ( yuksek bir sesle)
- gunaydin
- bana aldin bunlari ama sabah sabah ben bunlara alisamadim.
- ne oldu gene?
-sorma
- ne oldu? (Gulerek)
- gulme ( diye bagirdi bir anda)
- tamam. Dedim ne oldu?
- sabah gozumu daha acamadan gittim mutfaga kahve yapmaya.
-eee?
-cekirdegi koydum degirmene. Tusuna bastim. Degisik sesler geldi. Bir baktim cekirdek yerine su koymusum degirmene.

Tabi ben kahkaha atmaya basladim bir anda ve telefon suratima kapandi.

Neyse sonuc olarak anneme dedim ki ters cevir gunesli bir yere koy kalsin. Gelince bakarim.

3-4 gun sonra yanina gittim. Degirmen tamamen kurumus. Bakim dedim ne olmus. Actim icini once bir sey goremedim. Sonra taktim fise. Bastim dugmesine ve calisti. Sonra bir de kahve demledim. Gayet sorunsuz. Sadirdim acikcasi. Eureka motoru iyi izole etmis. Ama yinede siz siz olun yeni kalktiginizda ekipmanlariniza dikkat edin😁.
 

eyazman

Yeni Kahvesever
Katılım
22 Nis 2023
Konum
İstanbul/Bahçeşehir
Anne ile seçim sonrası haberler soğuk kahve keyfi ile takip edilecektir...

Kahve tartılır.
Öğütülür.
Ve moka potun haznesi tam da olması gerektiği ölçüde sıcak suyla doldurulur. Kahve sepete konur. Bir havlu yardımıyla moka potun parçaları birleşirilmeye başlanır veee "PAT"!!!
Moka pot adeta Murphy kanunlarına karşı çıkarak sanki ayarlanmış gibi altı yere gelecek şekilde düşer.
0a9a94ee-a8fa-4706-8282-ea5d954a2904.jpg
Öyle heyecanlandım ki o an. Beynimin içinde yanma korkusu var, moka potun yamulma korkusu var ve karşılaştığım manzara bu.
Etrafa dökülen tek bir miligram kahve YOK! Murphy kanunları yalanlandı dostlar.

@NoPainNoCoffee şaka maka senin yöntemi deneyelim derken haşlanıyorduk :D

Kazanımlar:
Hayatımda aldığım ilk (NOK Coffee dışında) nitelikli kahve çöp olmadı
Bu olay annemin evindeki çakma moka pot ile yaşandı (Moka potda hasar yok...)
Havlunun kaygan olmayan sert bir havlu olmasına dikkat edileceği öğrenildi.
 

zebercet

Tebrikler - Rütbeni Kendin Seç?
Katılım
22 Şub 2022
Konum
Ankara
Barista yolculuğa çıkmak için her koşula hazırlıklıydı.
Bundan sonra bana ev baristası değil, seyyar barista diyeceksiniz mottosuyla, değirmen, tartı, dripper, filtre, kahve çantasını yaptı. Köyüne doğru yola çıktı.
Hatta bagajına 1.5 litrelik nestle sularına kadar koymuştu. Bayram boyunca sırtı yere gelmeyecekti.

Annesinin evine köşesini yaptı.
Tek kusuru, ''bu su benim kahve için getirdiğim su'' diye tembihlememişti. Ki tembihlemeye çekinmişti, çünkü bayramda ziyarete gelecek annenneler, dayılarla ''biliyor musun kahve için suyunu bile taşıyor'' gülüşmelerinden imtina etmişti. Söyleyememişti. Çünkü bu eğlencenin peşinden ''haydi yeğenim bi kahve yapta içelim, senin kahven çok özelmiş'' talepleri geleceğini adı gibi biliyordu. O yüzden bütün süreci ajan 47 gibi sessizce yürütecekti.

Barista zor bir 10 gün geçirmişti, 3 yaşında çocuğu, minik bedenine bir sürü musibet sığdırmıştı ve akraba eşrafında bu ''nazar'' olarak adlandırılmıştı.
Ailenin şaman annenneside ziyarete geldiği için evde çeşitli ritüeller düzenleniyordu. O nazar çıkarılacaktı.

Ertesi gün barista sabah uyandı ve kahvesini demledi. Bardağa koydu ve hüpletirken arkadan bir ses geldi.
Annesiydi.
- Oğluuum ne yaptın sen
- Uyandım anne
- Oğlum o suyu dün anneannen Doğa için okumuştu. Okunmuş su o!
- 0.o

Bir ayinin kurbanı olmuştu etiyopyanın konga'sı.
Şişenin içi boşaltılıp, şebeke suyuyla doldurulmuştu ve şamananne nefesiyle efsunlanmıştı.

Şebeke kireçli. Nefes tükürüklü. Kahve uhreviydi.
 

Bjornhawk

Profesyonel Demleyici
Katılım
24 Ocak 2022
Tekirdağ'ın küçük bir köyünde yaşayan Ali Cabbar, beş çocuklu ailenin ortanca oğludur. Köydeki kafede babasıyla birlikte çalışıyordur. Ali Cabbar bir gün kafeye gelen bir kıza sevdalanır. Ancak kızın ailesi kızı isteyen bir başkasıyla nişanlar. Bir gün babasının ''Al portafiltreyi oğlum, sipariş var yürü Ali Cabbar.'' demesi üzerine kafeye doğru yola çıkar. Ali Cabbar, geldiğinde sevdiği kızın başkasıyla oturduğunu görür. Aşkı artık kara sevdaya dönen Ali Cabbar gördüklerinden sonra askere gitmeye karar verir. 6-7 ay sonra ise köye Ali Cabbar'ın kara haberi gelir...

Sevdiği kız başkasına varmış
İçer el oğluyla, demler Ali Cabbar...
 

teyyaredenkahve

Kahve Masası ✈️
Yönetici
Katılım
28 Nis 2017
Konum
İstanbul
Tekirdağ'ın küçük bir köyünde yaşayan Ali Cabbar, beş çocuklu ailenin ortanca oğludur. Köydeki kafede babasıyla birlikte çalışıyordur. Ali Cabbar bir gün kafeye gelen bir kıza sevdalanır. Ancak kızın ailesi kızı isteyen bir başkasıyla nişanlar. Bir gün babasının ''Al portafiltreyi oğlum, sipariş var yürü Ali Cabbar.'' demesi üzerine kafeye doğru yola çıkar. Ali Cabbar, geldiğinde sevdiği kızın başkasıyla oturduğunu görür. Aşkı artık kara sevdaya dönen Ali Cabbar gördüklerinden sonra askere gitmeye karar verir. 6-7 ay sonra ise köye Ali Cabbar'ın kara haberi gelir...

Sevdiği kız başkasına varmış
İçer el oğluyla, demler Ali Cabbar...
Sonradan bu genç çok zengin olur bak 😀 Benden demesi
 

Berkeonlu

Yeni Kahvesever
Katılım
2 Şub 2021
Konum
Akhisar
Yeni bir demleyeci olan genç, bayram için öğrenci evinden ayrılırken V60 setini ve değirmenini de bavuluna atıp memleketine doğru yola çıktı.
Ailesiyle bir gün geçirdi, annesine de güzel bir kupa kahve demleyip karışıklık içtiler.
Ertesi gün ailesiyle birlikte büyükannesinin yanına doğru yola çıktılar. Teyzeler dayılar herkes bir aradaydı. Genç telefonuna dalmış foruma bakarken bir anda tüylerini diken diken eden bir konuşma duydu. Annesi hava atarcasına "bizim oğlan bir sürü değişik bişeyler aldı kendi kahvesini kendi öğütüp çok güzel filtre kahve yapıyor." Ardında o korkunç seslenişi duydu. Hadi bize kahve yap.
O an zaman durmuştu onun için içi içini yiyordu.
Orda sanki onca aç gözlerle saldıracak en az 6 7 kişi kahve bekliyordu. Bir kahve fincanı 30lirayi bulmuştu nerdeyse o bir öğrenciydi. Üstelik daha yeniydi sadece 1 kişilik bir tarafı biliyordu ve onda bile tutarlı yapamıyordu. Herkese yapmak 40dk sürerdi. Daha sonra mutfak tezgahına doğru baktı kahvaltı yeni bitmişti savaş alanı gibiydi orası, su dökmek için çaydalık kullanabilirdi ama oradaki çaydanlık sanırım 5lt devasa bir şeydi bununla nasıl zamanlamayı tuturacaktı.
Ama ona son darbeyi vuran daha önce büyük annesine yaptığı kahveye köpüksüz kahve mi olur bu nasıl kahve diye aldığı hakareti hatırlsmasıydı.
Genç barista kafayı yemek üzereydi o ortamda daha fazla duramazdi çok çaresizdi. Annesine kızgın ve çaresiz bir bakış attıktan sonra koşa koşa başka bir odaya gitti arkasından söylenenleri duymamak için kafasını yastığın altına gömdü ve uzun bir süre çıkarmadı
 

sen7en

Yeni Demleyici
Katılım
5 Eki 2022
Yeni bir demleyeci olan genç, bayram için öğrenci evinden ayrılırken V60 setini ve değirmenini de bavuluna atıp memleketine doğru yola çıktı.
Ailesiyle bir gün geçirdi, annesine de güzel bir kupa kahve demleyip karışıklık içtiler.
Ertesi gün ailesiyle birlikte büyükannesinin yanına doğru yola çıktılar. Teyzeler dayılar herkes bir aradaydı. Genç telefonuna dalmış foruma bakarken bir anda tüylerini diken diken eden bir konuşma duydu. Annesi hava atarcasına "bizim oğlan bir sürü değişik bişeyler aldı kendi kahvesini kendi öğütüp çok güzel filtre kahve yapıyor." Ardında o korkunç seslenişi duydu. Hadi bize kahve yap.
O an zaman durmuştu onun için içi içini yiyordu.
Orda sanki onca aç gözlerle saldıracak en az 6 7 kişi kahve bekliyordu. Bir kahve fincanı 30lirayi bulmuştu nerdeyse o bir öğrenciydi. Üstelik daha yeniydi sadece 1 kişilik bir tarafı biliyordu ve onda bile tutarlı yapamıyordu. Herkese yapmak 40dk sürerdi. Daha sonra mutfak tezgahına doğru baktı kahvaltı yeni bitmişti savaş alanı gibiydi orası, su dökmek için çaydalık kullanabilirdi ama oradaki çaydanlık sanırım 5lt devasa bir şeydi bununla nasıl zamanlamayı tuturacaktı.
Ama ona son darbeyi vuran daha önce büyük annesine yaptığı kahveye köpüksüz kahve mi olur bu nasıl kahve diye aldığı hakareti hatırlsmasıydı.
Genç barista kafayı yemek üzereydi o ortamda daha fazla duramazdi çok çaresizdi. Annesine kızgın ve çaresiz bir bakış attıktan sonra koşa koşa başka bir odaya gitti arkasından söylenenleri duymamak için kafasını yastığın altına gömdü ve uzun bir süre çıkarmadı
Türk kahvesi yapsana hocam. O kadar kişiye v60 dayanmaz. :D
 

Oguzhan

silinmiş kullanıcı
Katılım
20 Ocak 2022
- Abi sen bilmiyorsun, bu kahvenin öyle manyakları var ki; kahve öğütmek için el değirmenine 6-7 bin para veriyorlar.
- Aptallık ya...

O günkü goygoyun içinde geçen küçük bir diyalogdu bu sadece. Maykıl, arkadaşları ile eğlendiği bir gecenin sonunda, yüzünde keyifli bir tebessüm ile evinin yolunu tuttu. Eve gelince duş alıp hemen yattı. Ertesi gün erkenden uyanıp şehirde gezmek niyetindeydi.
Sabah uyandı. Uykulu gözlerle aheste aheste mutfağa yöneldi. Bir cezveye su koyup yumurta haşlamak niyetiyle ocağın gazını açtı. Kettle'da su kaynatıp dolaptan Jacobs kahve kavanozunu çıkardı. Su hemen kaynamıştı. Kahvesini demledi. Bir nefes çekti. "Kahve güzel şey" diye geçirdi içinden. Yumurtaları ısınmakta olan suya attı. Oturup kahvesini içecekti ama kahve çok lezzetsiz gelmeye başlamıştı. Zar zor bitirebildi kupadaki sıcak içeceği. Kahvenin bayatladığına hükmedip, çok da üstünde durmadı. Hafif bir kahvaltı yapıp kendini dışarı attı Maykıl.

Şehrin iki yakasını da dolaşmış, bir hayli yorgun düşmüştü Maykıl. Gözüne acayip isimli bir kahve dükkanı ilişti, içeri girdi. Menüde alışık olduğu kahve çeşitlerinin altında "3rd wave" adında bir başlık daha vardı. Bu başlığın altında "V60, chemex, aeropress, wush-wush, geisha, Ruanda" falan yazıyordu. "Beyaz yakalı silkeleme oyunları bunlar" diye düşünüp gülümsedi, ama güzel bir gün geçirmişti, üstüne yeni bir şey denemekten ne zarar gelebilirdi ki?

Garson/barista ile anlaşılamayan 5 dakikalık bir konuşmadan sonra visikstili bi' şey söylemişti işte. Amaaan hepsi kahveydi sonuçta. Önüne gelen viski bardağını görünce istemsizce ters ters baktı. Bu bardakta kahve ikram etmek... yani saçma değil mi? diye düşünürken, amaaaan, dedi kendi kendine, içeyim de kalkayım.
Bardağın ortalarına geldiğinde garson/baristayı çağırıp "Bunun içine ne kattınız?" diye sordu. Bir şey katılmadığını öğrendi. Sonra kalkarken bir paket öğütülmüş kahve, V60, filtre kağıdı falan aldı. Eve gelip hemen demledi, olmadı. Araştırdı, forumlara girdi, sorular sordu, ezildi, horlandı, 6 bin liraya ikinci el değirmen aldı, 7 bin liraya kuğuboyunlu kettle aldı, beşaltıonsekiz tane daha dripper aldı, üçbeşsekiz çeşit daha filtre, ondokuzseksenaltıyedi farklı kahve, bir kettle daha, bir dripper daha, mokapotaeropresssifon aldı. Mutfağı ekipmanla doldu, birini kullansa öteki kalıyor, onu kullansa beriki tozlanıyordu. Ne yapacağım, diye kara kara düşünürken birkaç değirmen daha satın aldı. Mutfağını kahve ekipmanlarına göre düzenledi. Forumlara girip önüne çıkan herkese hakaret etti, her şeyi eleştirdi. Kendini kötü hissetmeye başladığında gidip ışıklandırmaekipmanlarıpahalıkameravemikrofon aldı, kahve videoları çekmeye başladı. Üç değirmen daha aldı. Yedi dripper daha...
Mutfakta zor yürüyordu. Hergün altmışsekizyetmişbuçuk gram kahve içmek zorunda hissediyordu.
Evin kolonları kadar büyük bir soğuk demleme şeysi aldı. Sürahilerbardaklar aldı. Hayatını kahveye adadı, kafein komalarına girdi, anksiyetesi azdı, etrafında insan kalmadı. Kırklıfiltre satın aldı. Kargoyu teslim alınca foruma girip yeni gelen bir acemiyi ezdi, biraz öfkesi dindi. Sonra bokgibikahvekavurankavurucunun övüldüğünü gördü. Sinirleri tepesine sıçradı. Hemen sakinleşmek için bi' kahve demledi. İçti, içti, sinirleri daha da sıçradı, ağzı köpürmeye başladı, elleri kasıldı, vücudu titremeye başladı, göğsünün sol tarafına kramp girmeye başladı, nefesi sıkıştı...

Maykıl uyandı. Nefes nefeseydi, ter içinde kalmıştı. "Şükürler olsun, rüyaymış" dedi. Derin nefesler alarak kendini sakinleştirdi. Su içmek için mutfağa gitti. Mutfağın kapısını itti, ışığı açtığında devasa kahve ekipmanlarıyla dolu olduğunu gördü. "HAAAYIIIIRR!" diye bağırarak duvarları yumruklamaya başladı, kendinden geçip çelik kapıya kafa atınca gözleri kararıp yere düştü.

Maykıl uyandı. Ter içindeydi. "Ne rüyaydı be!" diye düşündü. Başucundaki ışığı açtığında ayakucunda, yatmadan önce demlenmesi için hazırladığı devasabüyüklüktekisoğukdemlemeşeysini gördü. Kahve demleniyordu "şıp...şıp...şıp..."
Maykıl'ın gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı, göğsüne bir öküz oturmuştu sanki. Yatağına geri uzandı, cenin pozisyonunda hıçkıra hıçkıra ağladı. Ağlarken yorgun düşüp uyuyakaldı.

Hava aydınlandıktan sonra uyandı Maykıl. Kendini hiç iyi hissetmiyordu. Üstünde bir ağırlık vardı. Ayakucuna baktığında soğukdemlemeşeysi falan göremedi. "Herhalde rüyaydı" diye düşündü. Kalktı, elini-yüzünü yıkadı. Mutfağa yöneldi. Yavaşça kapıyı açtığında kendisini taze kahve kokusu karşıladı. Tanımadığı biri mutfak tezgahına 5bindolarlık bir kahve makinesi kurmuş, onda kahve demliyordu. Arkası Maykıl'a dönüktü. "Siz kimsiniz?" dedi Maykıl. Cevap alamadı. Yaklaştı, yabancıyı omzundan tutup sarstı: "Kimsin birader?!"
Yabancı döndü, ama... yüzü yoktu. Yüzünün olması gereken yerde sonsuz bir karanlık vardı, bomboş, ucu bucağı olmayan bir karanlık. Yüzünü dönmesiyle beraber bu karanlık yavaşça etrafa yayılmaya başladı. Her yer karanlık tarafından yutuldu. Maykıl çok korktu. Sesi çıkmıyordu. Eli-ayağı tutmuyordu. Karanlık silüet her yeri sarmıştı. Bağırmak için ağzını açtı, çığlığı bir sessizlik olarak kendi kafasında yankılandı. Üç boyut yok oldu. Boyutsuz bir gerçeklikte katatonik vücuduyla yüzmeye başladı Maykıl.

Sonra uyandı. Çok korkmuştu. Bir an öldüğünü sanmıştı. Hemen telefonunu eline alıp saate baktı, 11:23 idi saat. Eline almışken forumlara da bir girmek istedi. Girince yoxtumdripper adında yeni bir başlık gördü. Bir gecede 3 sayfa yazı yazılmıştı hakkında. Herkes çok övüyordu. Bu yoxtumdripper 4 farklı kahve demleme yöntemini birleştiriyor, aromatikleri hapsediyor, yanlış demleme sonucu kahveden verim alamazsanız sizinle dalga geçiyor, sonra gönlünüzü alıp ayaklarınıza masaj yapıyordu. Yoxtumdripper'ın sitesine girdi Maykıl, tanışma indirimi olarak 8bin lira yerine sadece 5bin liraydı. "Bu fırsat kaçmaz." diye düşünüp sipariş etti hemen. Foruma girip "Ben de şimdi sipariş ettim. Heyecanla bekliyorum. 😊" yazdı. yoxtumdripper firma yetkilisi de hemen altına "@maykıl çok teşekkür ederiz. 🙌🏻 siparişinizi hemen işleme aldık. bugün kargoya vereceğiz." yazdı. Kendini önemli hissetti bunu okuyunca Maykıl. Yine saate baktı, 11:45'ti saat. Haftasonu tembelliğiyle yataktan kalktı. Duvardaki "Hayatın anlamı kahvedir kahve!" yazan tabloya baktı. Gülümsedi. Lavaboya doğru yönelmişti ki birden durdu, başından aşağı kaynar sular döküldü sanki! Bu tablo yoktu ki! Nasıl yani? Arkasını döndüğünde odasını sıcak kahvenin bastığını gördü. Sel gibi duvarlardan kahve fışkırıyordu. En sevdiği kavurucular da bu kahve deryasında neşeli neşeli yüzüyor ve "Hayatın anlamı kahvedir kahve!" diye şarkı söylüyorlardı. Sıcak kahve Maykıl'ın ayaklarını ıslatmaya başlayınca irkildi.

Maykıl uyandı. Telefonunu alıp hemen psikoloğunu aradı. Birkaç kez çaldıktan sonra telefon açıldı: "Buyrun espressoperfetto, nasıl yardımcı olabilirim?"

Maykıl uyandı. Akşam olmuştu. "İkindi vakti uyursan olacağı bu işte." diye düşündü. Soluna döndüğünde 90-60-90, sarışın, şehla gözlü, Fransız bir kahve paketiyle karşılaştı. "Dün gece çok iyiydin." deyip mutlu mutlu gerindi kahve paketi. "Hızlı bi' sabah kahvesi yapalım mı, şipşak? 😉" dedi kahve paketi.

Maykıl uyandı. Uyanırken çığlık atmış olacak ki, ev ahalisi başına üşüştü hemen. "NOOOLDU NOOOLDUU?!" diye bağırdılar. "Kötü bir rüya gördüm." dedi Maykıl. Su verdiler, içti. Sırtını sıvazladılar, sakinleşti. "Kalk, kalk, kahvaltı yapalım da kendine gel." dediler. Yavaş yavaş kalktı. Biri koluna girdi, lavaboya götürdü Maykıl'ı. Uyku sersemi bir şekilde musluğu açtı, yüzüne su çarptı, musluğu kapadı. Lavaboya dayanıp rüyanın şokunu atlatmaya çalıştı. Sonra birden hatırladı! E Maykıl yalnız yaşıyordu! Ev ahalisi kimdi ki! Birden belini doğrulttu. İçeridekiler hırsız mıydı, yoksa yine bir rüyada mıydı? N'oluyordu acaba? Heyecan ve korku birbirine karışmıştı Maykıl'ın içinde.
Aynaya baktı. Aynada Amazon indirimi gördü, tıklaya tıklaya üçdripperbeşsepetaltıfiltredokuzkahve aldı. Foruma girip indirimdeki kahveleri soruşturdu. Güvendiği üyelerden onay alınca siparişinden emin oldu. Tekrar yüzünü yıkadı, mutfağa gitti. Ev ahalisi kahvaltıyı hazırlamıştı. Oturdu, mutlu mutlu kahvaltısını etti, kahvesini içti, hayat güzeldi ya...
 
Üst